YSK üyelerine çok çarpıcı hatırlatma
Merhum Başbakan Mesut Yılmaz hükümetinde Adalet Bakanı olan Şakir Şeker, "Anayasa'nın 101'inci maddesi Türkiye'de konuluş amacına uygun olarak uygulanırsa...
Merhum Başbakan Mesut Yılmaz hükümetinde Adalet Bakanı olan Şakir Şeker, "Anayasa'nın 101'inci maddesi Türkiye'de konuluş amacına uygun olarak uygulanırsa hukuka saygısı olanlar bir cumhurbaşkanının 2 defadan fazla cumhurbaşkanlığı yapamayacağını görür" diye konuştu.
Anayasa'nın 101. Maddesi çerçevesinde Recep Tayyip Erdoğan'ın 3. kez adaylığı konusunda görüştüğüm Anavatan Partisi'nin hukukçularından olan eski Adalet Bakanı Şakir Şeker sorularımı yanıtladı.
- Soru: 2014 ve 2018'de seçilen Erdoğan için 3. kez adaylığını "YSK kabul eder" diyenler için ne diyorsunuz?
Şeker: "Eğer Anayasaya uyulursa Erdoğan üçüncü defa aday olamaz. Bilindiği üzere bu konularda kararı YSK veriyor.
YSK'daki hâkimlerimizin geçmişte bizler ne kararlar verdiğini biliyoruz. Diploma tartışması hâlâ sürüyor.
Mühürsüz oyların da referandumda kabul edildiğini gördük.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde sandıktan çıkan üç oyun ikisini doğru kabul edip birinin yanlış olduğuna karar veren ve seçimi tekrarlatan bir YSK'mız oldu.
Bir hukukçu olarak düşündüğümde içinde bulunulan durumdan utanıyorum.
İş YSK'ya kaldıysa bence Erdoğan'ın 3. defa adaylığı kabul edilecektir.
Gerekirse 5. defa adaylığı da kabul edilir.
Bu kararı veren hâkimlere bir ağabeyleri olarak, eski bir siyasetçi olarak, yaşamış ve görmüş biri olarak şunu hatırlatıyorum.
Egeselleri unutmasınlar. Meşhur Altay Ömer Egesel'in savcı olduğu davada kararları veren hâkimi de unutmasınlar.
Salim Başol'un toplum tarafından nasıl karşılandıklarını, neler çektiklerini unutmasınlar.
Bugüne geldiğimizde altına Mercedes çektikleri ancak Türkiye'den kaçan savcı ve hâkimleri de unutmasınlar...
Bunlar zamanı geldiğinde toplum tarafından değerlendirilir.
Ben hâkimlerin kendilerine Anayasa tarafından verilen yargı bağımsızlığını, hâkim teminatını hatırlatıyor ve kifayetsiz, muhteris siyasetçilere alet olmamalarını diliyorum.
Adaleti gerçekleştireceklerse, kendilerine verilen hakları koruyacaklarsa asla hiçbir gücün karşısında eğilmemeleri gerekir."
- Soru: Yassıada mahkemeleri sürerken avukatlar itiraz ediyor. Hâkim, "sizi buraya tıkan güç böyle istiyor" diyor.
YSK üyelerini seçen güç Erdoğan. Erdoğan 3. defa seçilmesine onay istiyor, alır mı?
Şeker: "Benim hayatımın 45 yıldan fazlası siyasetin içerisinde geçti. Benim ilk genel başkanım Alparslan Türkeş, ikinci genel başkanım ise Turgut Özal'dır. Ben hayatım boyunca gerek Alparslan Türkeş'e gerek Turgut Özal'a yaptıkları hataları bir saygı çerçevesinde ikili diyalog ile yüzlerine söyledim. "Bu hatadır, bu yanlıştır isterseniz devam edin" dedim yüzlerine. Her ikisinden de hiçbir şekilde bir tepki görmedim."
Değerli okurlarım,
27 Mayıs 1960 darbesini hatırlayalım;
Kurmay Albay Alparslan Türkeş'in 27 Mayıs 1960 sabahı radyodan okuduğu bildiriyle ordunun yönetime el koyduğu, Türkiye'ye duyuruldu.
37 düşük rütbeli subay ile emekli Orgeneral Cemal Gürsel'in oluşturduğu Millî Birlik Komitesi, ülke yönetimini üstlenerek Anayasayı ve TBMM'yi feshetti.
Yassıada'da 395 milletvekili, Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun ve 592 sanığın yargılanması için kurulan özel mahkeme Yüksek Adalet Divanı'nın başkanlığına Salim Başol, Başsavcılığa Altay Ömer Egesel getirildi.
Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan 16 Eylül 1961'de, Adnan Menderes ise 17 Eylül 1961'de İmralı Adası'nda idam edildi.
Salim Başol'u hatırlatayım:
Yargıtay 1. Ceza Dairesi Başkanı iken 27 Mayıs Darbesi'nden sonra Millî Birlik Komitesi'nce kurulan "Yüksek Adalet Divanı" başkanlığına atandı.
Başbakan Adnan Menderes'in tutukluluk şartlarına itiraz etmesi üzerine cevap olarak dedi ki;
- "Sizi buraya tıkan güç böyle istiyor…"
Yassıada Mahkemesi Demokrat Partili 15 kişiyi idama mahkûm etti.
Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın idam edilmelerinden sonra Başol tekrar Yargıtay'a döndü...
28 Şubat 1990 tarihinde öldü.
Altay Ömer Egesel'i hatırlayalım:
Demokrat Parti iktidarına karşı 27 Mayıs 1960'ta yapılan ihtilalden sonra, bu partinin idarecilerini yargılamak üzere kurulan Yüksek Adalet Divanı adlı olağanüstü mahkemenin savcılığına getirildi.
Sanıklar hakkında çoğu asılsız iddialar ve yalancı şahitler hazırladı.
Önceden hazırladığı kurgu iddianamelere ve yalancı şahitlerin ifadelerine dayanılarak Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Demokrat Parti idarecileri çeşitli cezalara çarptırıldı.
Başol ve Egesel o gün olduğu gibi bugün de hâlâ Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın idam edilmelerinden ve "hukuki değil siyasi kararlar" almalarından dolayı şiddetle eleştirilmektedir.