Bu hafta nereye gitmeli? Ne yemeli?
ÇAT KAPI GİDİLEN OCAKBAŞI İstanbul’un kalbi Nişantaşı’nda çat kapı gidebileceğiniz bir Ocakbaşı var. Adı Çat Çat. İlk duyduğunuzda farklı anlamlar...
ÇAT KAPI GİDİLEN OCAKBAŞI
İstanbul’un kalbi Nişantaşı’nda çat kapı gidebileceğiniz bir Ocakbaşı var.
Adı Çat Çat.
İlk duyduğunuzda farklı anlamlar yükleyebilirsiniz.
Ama hikayesini duyduğunuzda işin aslının oldukça eskilere dayanan bir garip aşk hikayesi olduğunu öğreneceksiniz.
Bu garip hikayenin baş kahramanı ve mekanın isim babası garip akımının kurucusu ünlü şair Orhan Veli.
Hikayeye gelince günümüzün modern ocakbaşı Çat Çat’a adını veren mekan 1940’lı yılların sonunda Karaköy Perşembe Pazarı’nda hizmet veren ve asıl adı Hoşgör olan salaş bir mekanmış.
Buraya Çat Çat adını mekanın baş müdavimi olan Orhan Veli takmış.
Rivayet o ki mutfakta çalışan Mualla Abla ünlü şaire, Orhan Veli’de, onun lezzetlerine aşıkmış. Sabahattin Ali ve Bedri Rahmi gibi yakın dostları Orhan Veli’yi bulmak için çat kapı mekana gelirmiş. Çat Çat adı da buradan geliyormuş. Hatta Orhan Veli ünlü “İstanbul’u Dinliyorum” şiirini Çat Çat’ın beyaz masa örtüleri üzerinde yazmış.
Yıllar öncesinin Çat Çat’ı ile günümüz Çat Çat’ının arasında benzerlikler var.
En önemlisi kendinizi Nişantaşı’nın belli mekanlarında olduğu gibi kalıplara sokmadan çat kapı gelebilecek kadar rahat hissedebiliyorsunuz.
Burada da masalarda sakız gibi beyaz masa örtüleri var.
Kapıda sizi karşılayan meze dolabında yer alan çeşit çeşit meze eski yıllarda olduğu gibi bir hanımın elinden çıkıyor.
Mutfağa giren her malzeme piyasadaki en kaliteli ürünler arasından özenle seçiliyor.
Orijinal reçetelere mutfak şeflerinin yorumları katılarak damaklarda farklı bir iz bırakmaya çalışıyorlar. Aslında bunda oldukça da başarılı olmuşlar.
Orhan Veli gibi müdavimlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazla.
Bende en fazla iz bırakan lezzetlere gelince.
Mezelerin tadına bakmanızı ama birbirinden lezzetli kebapların arasında Tavuk Kanat, Adana Kebap ve onun Çat Çat yorumu Adana Sushi’yi mutlaka denemenizi öneriyorum.
***
DAMAĞINIZI BU BURGERLERDEN MUAF TUTMAYIN!
İnsanın canı bir kez hamburger yemek isteyince iyisi neredeyse oraya gitmemezlik etmiyor.
Yeşilköy’de geçtiğimiz yıl açılan Muaf Burger konusunda oldukça iddialı.
İki genç girişimci tarafından açılan mekan özel reçeteli hamburgerleri ile öne çıkıyor.
Bu nedenle menüde az sayıda alternatif yer alıyor.
Ama her çeşit sizi bir kez daha buraya getirecek kadar lezzetli.
Tüm ürünlerin reçeteleri işletmenin ortaklarından Eyüp Şef’e ait.
En kaliteli eti özel formüllü soslarla birleştirerek sunuyorlar.
Kullandıkları hamburger ekmeğini de Eyüp Şef’in formülü ile yapıyorlar.
Zeytinyağı yerine tereyağı kullandıkları focaccia benzeri hamburger ekmeği bence yarattıkları en önemli farkların başında geliyor.
Burgerler arasında ise pina relish sos ve karamelize ananas ile sunulan “Pina Burger” en dikkat çekeni. Muaf Burger’in işletmeden sorumlu ortağı Can Süsler hedeflerinin lezzet arayan burger severlerin değişmez adresleri arasına girmek olarak ifade ediyor.
Hamburger severlerin ziyaret edilecek burgerciler arasına Muaf’ı da eklemelerini öneriyorum.
***
SAĞLIKLI VE DOĞAL LEZZETLERİN ADRESİ!
Bir bahçe düşünün ki yemyeşil ağaçlar içinde adeta bir cennet olsun ama o bahçenin en iyi şeyi o ağaçlar değil de bünyesindeki cafesi olsun. Etiler’in kalbindeki cennet Happy Nest’i tarif etmenin en kısa yolu bu cümle sanırım.
Doğal ve organik beslenmenin en leziz tatlarını mutfağında bir araya getirmek için yola çıkan Happy Nest’in mutfağına asla beyaz un ve şeker girmiyor. Türkiye’nin dört bir yanından özel olarak seçilerek getirilen doğal ve organik ürünlerle yiyecek ve içecekler hazırlanıyor. Etlerini Karadeniz yaylalarından Karayaka’dan, sütlerini Kelkit’ten, tereyağını Ardahan Göle’den, kuru meyvelerini Mut’un yaylalarından, peynirlerini Kars’ta geleneksel yöntemlerle üretilen, gezen hayvanların sütlerinin kullanıldığı, doğal şirden mayası ile üretilmiş kendine özel tat ve aromalara sahip olan peynirlerden özenle seçerek getirtiyorlar.
Happy Nest’in mutfağı başarılı ve eli lezzetli iki genç hanım şefimize emanet edilmiş. Doğal ve organik olmayan, katkı maddesi içeren ürünleri kullanmadan inanılmaz lezzetleri misafirlerine sunuyorlar. Menüleri oldukça geniş.
Bu arada Happy Nest’in kapısından kimyasal ürünler ve asitli içeceklerin de giremediğini belirtmek istiyorum.
Her gün taptaze hazırlanan limonata ile mutlaka damak tadınıza uygun bir lezzet bulabileceğiniz Happy Nest, doğal ve sağlıklı yaşama gönül verenler için ideal bir tercih olduğunu düşünüyorum.
***
BU İŞ BİRLİĞİNİ HERKES DESTEKLENMELİ!
Anadolu; Kafkasya, Ortadoğu, Balkanlar ve Akdeniz arasındaki kavşakta yer alması nedeniyle, biyoçeşitliliği, ırkları ve işlenmiş gıda ürünleri bakımından dünyanın en zengin gıda miraslarından birine ev sahipliği yapıyor. Ancak bu gastronomi mirası yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. İşte bu yüzden Slow Food, Anadolu ve Trakya mutfağının gizli mücevherlerini tanıtmaya ve korumaya kendini adamış bir grup aşçıyı bir araya getirerek, biyolojik çeşitliliğin nihai koruyucuları olan küçük ölçekli esnaf çiftçiler ve yerel üreticilerle somut köprüler kuruyor.
30 yılı aşkın süredir Türk mutfağını ve değerlerini koruma ve gelecek nesillere aktarma amacıyla çalışmalarına devam eden Metro Türkiye, kendi çatısı altında bulunan Gastronometro ile Slow Food Aşçı Dayanışması’na destek vererek yıl boyunca şeflerin yapacağı etkinliklerine ev sahipliği yapacağı önemli bir iş birliğine imza attı. Ülkemizin ve bizlerin geleceği için çok önemsediğim bu projeye emek ve destek veren herkesi can-ı gönülden alkışlıyorum.
***
7 GÜNE 7 LEZZET
Hafta sonuna lezzet ve keyif katmak isteyenler, cumartesi akşamı için Kadıköy Kuşdili Caddesi’nde eski Salı Pazarı’na 2 dakikalık yürüyüş mesafesinde yer alan Asmalı Bahçe meze ve kebaplarıyla ideal bir tercih olabilir.
Pazar günü için sizlere Kalamış Faruk Ayanoğlu Caddesi üzerinde yer alan gerçek gıdanın tadını alabilmeniz için yiyecekleri en sağlıklı yöntemlerle hazırlayıp yemeğinizi en sade haliyle kaselerde sunan İnkase’yi denemenizi öneriyorum.
Yeni haftaya Kastamonu Mutfağı’nın eşsiz lezzetleriyle keyifli bir başlangıç yapmak isteyenler için Bakırköy’de hizmet veren Abdülkadir Lokantası’nın iyi bir seçenek olacağını düşünüyorum.
Salı günü için tipik bir müdavim lokantası olarak 2000 yılından beri hizmet veren Karaköy Lokantası samimi ortamı, sıcak atmosferi ve özel menüsüyle biçilmiş kaftan.
Çarşamba gününe özel önerim yine kahve severler için. Bu hafta rotanızı Suadiye’ye çevirin. Marmaray İstasyonu’na 2 dakikalık yürüyüş mesafesinde yer alan No7 Cafe’nin kurabiye ve kahve çeşitleriyle kendinizi şımartın.
Perşembe gününe noktayı “İyiyi Yersen İyi Yaşarsın” mottosuyla Suadiye’de hizmet veren Emay’s Kitchen’ın ev yapımı makarna, ekmek ve tatlı çeşitleriyle koyun.
Cuma akşamı haftanın yorgunluğunu balık ve deniz mahsulleri ile atmak isteyenlere, Bostancı’da uzun yıllardır lezzet ve hizmet kalitesini hiç bozmadan misafirlerini ağırlayan Çatana Balık’ı öneriyorum.
Haftaya görüşmek üzere…