Kadının sadece eli değil aklı da değerse...
Bu ayın “Lezzet Elçisi” genç ve başarılı bir kadın girişimci olan Kübra Yurtsever Kargı. Profesyonel yaşamına nokta koyduktan sonra aldığı girişimcilik...
Bu ayın “Lezzet Elçisi” genç ve başarılı bir kadın girişimci olan Kübra Yurtsever Kargı. Profesyonel yaşamına nokta koyduktan sonra aldığı girişimcilik eğitimiyle Karadeniz topraklarında kendiliğinden dayanıklılıkla ve sağlıkla yetişen bir bitkiyi katma değerli olarak üretime kazandırmak için yola çıkmış. Yol arkadaşlarını da hem cinslerinden seçerek bölgenin kadın istihdamına karınca kararınca bir katkı sağlıyor.
KADINI SADECE ELİ DEĞİL AKLI DA DEĞERSE…
Kübra Hanım 1990 Ankara doğumlu. Üniversiteyi Trabzon’da okumuş. Karadeniz Teknik Üniversitesi İşletme mezunu. Profesyonel yaşamına Trabzon’da bir AVM’de başlamış. Pazarlama ve Kurumsal İletişim alanında Ankara’da gerçekleştirilen farklı AVM projelerinde üstlendiği görevlerle sürdürmüş.
Yeni bir sorumluluk almak, kurumsal hayatında kazandığı tecrübeleri farklı bir sektörde geliştirerek yeni şeyler öğrenmek ve öğrendiklerini sosyal fayda odağında paylaşarak yeni bir yolculuğa çıkmak için profesyonel hayatını 2020 yılında noktalamış.
Kendisiyle çıkmış olduğu bu yolculukta neler yaşadığını, hedefinin ne kadarını gerçekleştirebildiğini ve bundan sonra neler hedeflediğini konuşacağız.
Sevgili Kübra, iki yıl gibi kısa sürede yaptıklarını hayranlıkla takip ediyorum. Bu yolculuğa çıkmaya nasıl karar verdin? Eşin ve ailen bunu nasıl karşıladı? Sana destek oldular mı?
Öncelikle çok teşekkür ederim. Bir Ankaralı olarak, 2012 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi İşletme bölümünden mezun olduğum, kurumsal hayata ilk başladığım ve çok güzel anılar biriktirdiğim için çok sevdiğim Trabzon’da, sağlıklı bir gıda aracılığıyla doğayla bağ kurmak, lezzeti ve şifasıyla fark yaratan, Karadeniz’de ilaçsız ve endemik olarak yetişen Kokulu Üzümü katma değerle üretmek, insan ve doğa sağlığı için sorumluluk alarak, kadınlar, gençler ve bölge halkı ile bir bütün oluşturmak ve şifa kaynağı bir değeri Türkiye’de ilk defa NATUVA ile ulaşılabilir kılmak muhteşem.
Bu yolculuğa çıkarken en temel amacım, kendime, aileme ve başka insanlara iyi gelecek bir şeyler yapmak, bu günümüzle birlikte geleceğimize fayda sağlamak istemekti. Kurumsal hayatta edindiğim iletişim, reklam ve pazarlama alanındaki tecrübelerimi ne yaparsam yapayım yolculuğuma aktaracağımdan emindim. Girişimcilik yolculuğumda benim için en önemlisi sosyal fayda odağında ne yapacağımı bulmaktı. Ve kurumsal hayatı bıraktıktan 3 ay sonra katıldığım bir girişimcilik eğitiminde yaptığım araştırmalarla, hangi alanlarda daha az fayda sağlanıyor, hangi alanda çalışırsam önemli bir sorunun çözülmesi için farkındalık yaratırım diye araştırmalar yaptım. Aslında ben, bir sorunu çözerken, o yolculukla büyük bir aile oluşturmayı ve başkalarına yardım etmeyi çok istiyordum. Bunun beni çok mutlu edeceğini ve umutlandıracağını biliyordum. Bir şeylere değer katmak için çalışmak ve yeni bir şeyler öğrenmek beni çok heyecanlandırıyordu. Araştırmalarımla gördüm ki gençler olarak bizler geleceğin iyileşmesi için çok önemli olan tarım ve üretim ekosisteminde yok denecek kadar az bulunuyoruz. Günümüz sorunlarından en büyüğü iklim krizi. İklim krizi için alınacak en önemli tedbirlerden biri de sağlıklı gıda üretimi. Bunun için toprağa iyi bakmak, sürdürülebilir ve organik olarak biyoçeşitliliği artırmak ve nefes aldığımız Dünya’yı kirletmek yerine iyileştirmek gerekiyor. Doğasında ilaçsız olarak, dayanıklılıkla yetişen bitkileri sürdürülebilir olarak kendi bölgelerinde üretip katma değerle buluşturmak insan ve doğa sağlığına çok iyi gelecek ve ekosistemle birlikte hepimize katkı sağlayacak.
Sağlıklı ve farklı bir ürün üretmek ve katma değerli ürünlerini markalaştırmak istediğim için, ben ne üretebilirim diye sorduğumda evlendikten sonra eşimin ailesi tarafından evimize gelen kokulu üzüm suları aklıma geldi. Çünkü, 2,5 yaşındaki yeğenim Yağız’ın Ankara’da ilk defa içtiği kokulu üzüm sularından sonra tüm meyve sularına üzüm suyu demeye başlaması ve her yemekte üzüm suyu istemesi, Ankara’da ilk defa ikram ettiğim arkadaşlarımın ve kendi ailemin meyve suyunun lezzetini çok farklı bularak, beğeniyor olması kokulu üzüme olan farkındalığımı artırmıştı. Üstelik üniversite de okurken de pepeçura tatlısı dışında hiç karşılaşmadığım kokulu üzümü birbirinden çeşitli ürünleriyle üreterek hiç bilmeyen insanlara anlatmaya, bilen insanlara da (farklı şehirlerde yaşayan Karadenizlilere) ulaşılabilir kılmaya karar verdim. Trabzon Maçka’lı eşim Tolga Kargı, bölgelerinde saklı kalan bir meyvenin çeşitli ürünleriyle üretimini yapma kararıma ve bu değeri markalaştırmak istememe çok sevindi. Kendisinin ve ailesinin yolculuğuma çok yardımcı olacaklarını biliyordum. Kararlılıkla, 2020 Aralık ayında kesinleşen iş fikrim ile, 2021 Ocak ayında Trabzon’a taşındık. Eşim, kurumsal hayatta işine devam ediyor. NATUVA üretim planının ise en büyük destekçisi. Kendi ailem ise kurumsal hayattan sonra girişimcilik yolculuğuna çıkmak istediğimi ilk duyduğunda çok sevinmişti ama böyle bir iş fikri beklemiyorlardı. Yani hayallerim için Ankara’dan Trabzon’a gidecek olmamı hiç düşünmüyorlardı ama ben çok kararlıydım ve o yüzden amacıma inanarak yolculuğumuzu gönülden desteklediler.
Peki, neden kokulu üzüme yöneldin? Nasıl bir fırsat gördün?
Kokulu üzüm (isabella, kara üzüm, ilaç üzüm, çilek üzüm) kendine has aromasıyla ve şifasıyla fark yaratan bir lezzet. Sinop’tan Artvin’e kadar Karadeniz bölgesinde endemik olarak yetişiyor. Dayanıklı ve güçlü bir bitki. Ve ne yazık ki, günümüzde ekonomiye katılmamış bir değer. Eskiden sadece Trabzon’da 1200 adet bağı olsa da bölgeye çay, fındık ve mısırın gelmesiyle üretimi yok denecek kadar azalmış. Günümüzde her hane önünde bir asma mevcut. Bazı kadınlar kokulu üzümü sadece kendi evleri için taze meyve, pekmez, üzüm suyu ve köme olarak değerlendirmekte. Bir çok kişi ise üzümlerini değerlendirmeyerek kesmeyi düşünmektedir. Kokulu üzümün bölge de modern bir bağı olmadığı için çoğu kök ağaç dallarına sarılmıştır ve toplanması mümkün olmadığı için ağaçlarda çürümektedir. Bunları araştırdığım da, kokulu üzümü bölgede tekrar hak ettikleri bağlarına kavuşturmayı ve katma değerli üretimiyle doğaya, sağlığa ve insana iyi gelmeyi hayal ettim.
Genel olarak üzüm çok bereketli bir meyve. Güzellik, sağlık, can ve hatta aşk sembolü. Ben de böylesine güzel bir gıdanın Karadeniz’de gün yüzünde olmayan bir çeşidini fark etmişken, onu daha iyi tanımak ve tanıtmak istedim. Meyve suyunun lezzetine çok inanıyordum. Bölge halkı tarafından şifa kaynağı olan ve ‘İlaç Üzüm’ olarak da adlandırılan kokulu üzümün insanlara ve çevreye nasıl iyi geleceğini merak ediyordum. Bu yüzden Trabzon Maçka’da yaşayan eşimin anneannesinden ve Karadenizli kadınlardan geleneksel lezzetlerini öğrenmek, kokulu üzümü yeni lezzetleri ile çeşitlendirmek, katkısız üretimini belgelendirerek, modern ve şık sunumları ile markalaştırmak istedim. Kokulu üzümlü lezzetleri, sağlıklı yaşamı önemseyen, kendisi ve ailesi için yeni ve katkısız lezzetler arayan, gurme tarifler hazırlayan, kültürel lezzetleri merak eden ve sağlıkları için şifa bulmak isteyen insanlarla buluşturarak NATUVA’nın onlara çok iyi gelmesini hayal ediyorum. Bu yüzden, 2021 yılı içerisinde özenle hazırlanarak 2021 Aralık ayında 7 ton kokulu üzümden 7 çeşit +17.500 adet ürünle yola çıktık. Kokulu üzümün birbirinden çeşitli ürünlerini neden ürettiğimizi yeni ailelerimizle paylaşmaya başladık.
Markalaşma sürecin ile ilgili detayları bizimle paylaşır mısın? Seni neler zorladı?
2020 Aralık ayında, iş fikrim oluşur oluşmaz, markamızın amacını, değerlerini, kimlere ulaşmak istediğimizi ve hedeflerimizi kısa ve uzun vadede çalıştım. Kurumsal hayattaki tecrübelerimden olsa gerek ben üretimden önce markalaşmaya odaklandım. Üretimi öğrenmem çok önemliydi ama ürünlerimizi nasıl sunacağımız ve insanlara nasıl ulaştıracağımız benim için çok daha önemliydi. Bunun için ekip oluşturmaya başladım. İlk ekip arkadaşım marka ismimizi ve logomuzu oluşturacağım marka kimliğimizi planladığım kişi olmuştu. Ve çalışmak istediğim bu kişi, devam etmekte olduğu işi sebebiyle markalaşma çalışmalarımızı (marka adı, logo,kurumsal kimlik, ürün etiketleri) tamamlayamadı. Yaklaşık 2 ay birlikte çalıştıktan sonra her şey yarıda kalmıştı. Fakat yeni çalışacağım kişi marka yolculuğumuzun şansı olacaktı. Bazen yeniden başlıyoruz sansak da daha iyisi olacağına inanmak gerçekten çok önemli. Biz buna çok inandık ve amacımızı çok iyi anlayan ve hikayemize çok inanan yeni ekip arkadaşımızla harika bir marka yarattık. Sonrasında şirketimizi kurduk. Marka tescili, web sitesi kurulumu için çalışmalarımızı tamamladık. Bu süreçler içerisinde neler üreteceğimi araştırdım ve bir çok kez denemeler yaptım. Denediğim ürünleri ailem, yakınlarım ve yeni tanıdığım insanlarla paylaşarak lezzetleri ile ilgili fikirlerini aldım. Takip ettiğim şeflerin kitap ve eğitimlerinden faydalandım ve üreteceğim ürünlerin reçetelerini hazırladım. Üretim süreçleri ile ilgili KTÜ üniversitesinden hocalarım ve girişimci arkadaşlarımla görüşmeye devam ettim. Ürünlerimizi üretmek üzere, imalat desteği için neler yapabileceğimi araştırdıktan sonra Kosgeb desteği ile Trabzon Maçka’da imalathanemizi kurduk. Ürünlerimizi şişelemek, ambalajlamak için araştırmalar ve görüşmeler yaptık. Bu süreçlerde en zorlandığım konu ise, kurumsal hayatta uzmanlaştığım ve üzerinde çalıştığım bir alan varken girişimcilik yolculuğumun başlaması için her şeyi kendimin öğrenmesi ve yapması gerektiği anlar oldu. Hayat amacımı gerçekleştirmek istediğim bir yola çıktığım için, ailemden ve alanında uzman insanlardan yardım istediğimde tüm bu zorlukların üstesinden geleceğimi gördüm. Bir de hayatımda ilk defa meyve suyu, marmelat, sirke, salamura yaprak, koruk turşusu, koruk ekşisi üretecek biri olarak teori ile pratiğin ne kadar farklı olduğunu deneyimlerimle anladım. Ev de az miktarlarda denediğim reçetelerin, üretimde daha fazla miktarla denediğimde nasıl olmadığını gördüm, yöntem ararken üretimde insan ve makine işbirliğinin ne kadar önemli olduğunu anladım. Saha da olmak ve benzer üretimleri yapan insanlarla konuşarak, onları yerlerinde ziyaret etmekle de üretimde yaptığımız hataların düzelerek yaşadığımız zorlukların azalmasını sağladı.
Son olarak bundan sonraki hedeflerini konuşalım. Kokulu üzüm ile nereye kadar yol arkadaşlığı yapacaksın? Yeni ürünlere yönelmeyi hedefliyor musun? Kadınlara yatırım yapmaya devem edecek misin?
Markam ile sorumluluk almayı ve amaçlarımız doğrultusunda iş birlikleri yapmayı çok seviyoruz. Karadeniz hazinesi olarak gördüğümüz Kokulu Üzümlü ürünlerimizi sağlık uzmanları, diyetisyenler, şefler, gurme market ve restoranlara ulaştırarak lezzetlerini ve sağlığa faydalarını daha fazla insana tanıtmak istiyoruz. Bugün Kokulu Üzüm’ün 7 çeşit ürününü üretiyoruz. Hedefimiz bölgede kokulu üzüm üretimini artırarak çok daha çeşitli ve sağlıklı gıda ürünleri üretmek. Bu ürünler için ar-ge yapıyoruz. Ürünlerimizin test ve analiz süreçleri ile ilgili laboratuvarların, üniversite hocalarımızın, alanında uzman gıda mühendislerinin ve ürün çeşitliliğimize benzer katkısız gıda üretimi yapan markaların kapılarını çalıyoruz. Kokulu üzümlü lezzetlerimizi deneyimsel pazarlama stratejimiz ile digital mağazalarımızda tüm Türkiye’de ulaşılabilir kıldıktan sonra, Karadeniz bölgesinde sözleşmeli üretici modelinde kuracağımız örnek bağları ile üretimini artırarak, çeşitli ürünlerini dünyada da ulaşılabilir kılmak istiyoruz.
İlk 5 yıl içinde hedefimiz, sadece Karadeniz bölgesinde saklı kalan şifa ve doğal enerji kaynağı kokulu üzümün çeşitli ürünlerine odaklanmak. Bahçelerimizin verimliliğe ulaşması ile birlikte (2025’te) ihracata başlamak. İlerleyen yıllarda ise, üretim kapasitemizi artırarak, Karadeniz’de saklı kalan ve sağlığa faydaları ile bilinen diğer bitkileri ve birbirinden çeşitli otları keşfetmeyi onları da markamızın katma değerli üretimine dahil edip, sürdürülebilir olarak ulaşılabilir kılmayı çok istiyoruz.