Tarladan sofraya yolculuk sizi çağırıyor
İNEGÖL HİKAYESİNİ YENİDEN YAZIYOR Dünyanın mobilyası ile tanıdığı İnegöl, ülkemizde köftesi ile öne çıkan bir kent. İnegöllüler bundan pek memnun değiller....
İNEGÖL HİKAYESİNİ YENİDEN YAZIYOR
Dünyanın mobilyası ile tanıdığı İnegöl, ülkemizde köftesi ile öne çıkan bir kent. İnegöllüler bundan pek memnun değiller. Çünkü sahip oldukları tarihsel, kültürel, turistik ve gastronomik zenginlikleri bilen kişi sayısı oldukça az. İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban göreve geldiği günden beri bu zenginlikleri anlatabilmek için ekibi ile ortaya koyduğu vizyon ve plan çerçevesinde aralıksız çalışıyor. Geldikleri nokta artık İnegöl’ün turistik ve gastronomik bir destinasyon olabileceği seviyede.
Tüm bu çalışmaları yerinde görmek için geçtiğimiz günlerde köftesini çok sevdiğim İnegöl’deydim. Başkan Alper Taban ve ekibi ile birlikte kentin bahse konu zenginliklerini görme şansım oldu. Tarladan sofraya uzanan yolculuğu deneyimlediğim “Yaban Mersini” ile “Çilek” hasatlarına katıldım ve tabii ki şehrin tarihsel geçmişi olan yöresel yemeklerini denedim.
Yaşadığım deneyim Başkan’ın ortaya koyduğu bakış açısı ile vücut bulan Gastro İnegöl projesinin bir özetiydi. Proje kapsamında hem bölgenin verimli topraklarında yetişen ürünleri tanıdık, hem de bu ürünlerden yapılan lezzetleri denedik. Ama daha da etkileyici olanı kaybolmaya yüz tutan yöresel reçeteler için yürütülen 2 yıllık çalışmanın sonucunda kayıt altına alınan 91 adet yemeğin arasından seçilmiş olanların tadımıydı. Tarihi Ortaköy Kervansarayı’nın etkileyici atmosferinde genç şeflerin ellerinden çıkan yöresel yemekler beni birkaç saatliğine de olsa geçmişe götürmeye yetti Düğün çorbasını andıran, İnegöl Köftesi ve İnegöl Simidi ile yorumlanan “İnegöl Çorbası”nı başarılı buldum.
Aynı şekilde tarhanaya bulanmış İnegöl Köfte ve erişte ile sunulan “İnegöl Çiftetellisi” de zihnimde yer etti. Gecenin en keyifli yanlarından biri de sunulan her yemeğin hikayesinin şefler tarafından anlatılmasıydı. Bu sayede bölge mutfağı ile ilgili pek çok yeni bilgiye eriştim. İnşallah Gastro İnegöl kapsamında bu reçeteler ve tarihsel bilgiler kitaplaştırılarak herkesin erişimine açılır.
İnegöl kendini anlatabilmek ve sahip olduğu zenginlikleri görünür kılmak için takdire şayan bir çalışma yürütüyor. Deyim yerindeyse hikayesini yeniden yazıyor. Daha yapacak çok işleri var. En önemlisi sürdürülebilir bir dönüşüm için şehrin turistik noktalarındaki hizmet ve servis kalitesini daha üst seviyelere taşıyabilmek. Bu konuda da master planlarını hazırlamış ve çalışmaya başlamışlar. Umarım kısa sürede sonuçlandırır ve bugüne kadar sarf ettikleri çabaların karşılığını alırlar.
Bu seyahatte acente sahipleri ve TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikteydik. Sohbetlerimizde gördükleri ve yaşadıklarından çok etkilendiklerini belirttiler. TÜRSAB ülkemize yeni destinasyonlar kazandırmak için çok yoğun mesai harcıyor. İnegöl’ün yeni bir destinasyon olarak seçenekler arasına girmesinde sahip olduğu tarımsal zenginliğin hasat dönemlerimde turistik açıdan önemli bir rol oynayacağını düşünüyorum. Siyah İncir, Gemlik Zeytini, Gürsu Deveci Armudu ve İznik Müşküle Üzümü İnegöl’ün bağlı olduğu Bursa’da önümüzdeki aylarda hasadı yapılacak ürünlerden sadece benim bildiklerim. Meraklılarına duyurulur.
***
ŞEHRİN KALBİ BURADA ATIYOR
Yaz için tatil planları yapsak da, iş ve benzer sebeplerden dolayı şehirde kalmak gerekebiliyor.
İstanbul’da olduğumuz süre boyunca da güzel bir mekanda nefes almak, günbatımına karşı bir şeyler yiyip içmek birkaç saatliğine de olsa şehrin karmaşasından uzaklaştırıyor. İstanbul’un en büyük eğlence ve etkinlik mekanı Oligark İstanbul, denize sıfır konumu ile özlenen yaz akşamlarını yaşamanız için ideal. Kuruçeşme’de Halide Hanım Korusu’nun hemen yanı başında yer alan Oligark’ın boğazı kucaklayan manzarası eşliğinde önce Lounge Bar’da özel reçetelerle hazırlanmış kokteyllerden biri ile geceye başlamanızı öneririm.
Oligark İstanbul’un uluslararası mutfakların önde gelen lezzetlerinden oluşan menüsü oldukça geniş.
Executive Chef Şaban Gülmez imzası taşıyan menü her yaşa ve zevke hitap edecek şekilde dizayn edilmiş. Oligark’ın menüsündeki favorilerime gelince. Yaban turp kreması ve kırmızı havyar ile servis edilen “Ev Yapımı Tütsülü Somon”, mercimek fava ile servis edilen “Izgara Ahtapot Bacağı” ve porçini mantarlı risotto ile servis edilen “Izgara Süt Danası Madalyonları”nın öne çıktığını belirtmeden geçemeyeceğim.
Muhteşem boğaz manzarası ile özel lezzetleri birleştirerek keyifli bir akşam yaşamak isteyenlere Oligark istanbul’u öneriyorum.
***
TARLADAN SOFRAYA UZANAN DENEYİM
İstanbul’da Gaziantep mutfağı dendiği zaman akla ilk gelen isimlerden biri Köşkeroğlu. 1946’dan beri Antep mutfağının temelini oluşturan lezzetleriyle hizmet veriyor. Ailenin genç kuşak temsilcisi Şef Eyüp Köşkeroğlu, 7 yıl önce babasından görevi devralarak mutfağın başına geçmiş. Yenilikçi bir vizyon ile markayı ve menüyü dönüştürmeye çalışıyor. Mutfak merakı çok küçük yaşlarda Gaziantep’te sembol haline gelen aile restoranları Köşkeroğlu’nda başlayan Eyüp Köşkeroğlu, taze ve mevsiminde toplanmış gıdaları misafirleri ile buluşturuyor.
Geleneksel Antep mutfağına yenilikçi ve samimi dokunuşlar yapan Eyüp Köşkeroğlu, mutfaktakullandıkları ürünleri Silivri’de 30 dönüm alana kurdukları çiftliklerinde yetiştirmeye başlamış.
Başarılı şef, “Tarladan Sofraya” konseptiyle beş bin metrekare alana sahip bostanında yetiştirdiği taptaze ürünleri, en iyi baharatlarla ve en özenli tekniklerle bir araya getirerek, özel bir deneyime dönüştürüyor. Menüsü toprağın sunduğu lezzetlere uygun özel reçetelerden oluşturan Eyüp Şef tarlalarında kimyasal gübre ya da ilaç kullanmadan üretim yapıyor. Sıfır atık konusuna da oldukça duyarlılar. Köşkeroğlu çiftliğinde organik çöpler kompost yapılıyor, atık yağlar ise geri dönüşüm firması tarafından toplanıp biodizel üretimi için kullanılıyor.
“Sürdürülebilir Mutfak” ve “Tarladan Mutfağa” felsefesini öne çıkaran Eyüp Köşkeroğlu, taze ve mevsimlik malzemelerle hazırladığı lezzetlerle geleneksel Antep mutfağına yenilikçi bir bakış açısı kazandırmış.
***
7 GÜNE 7 ÖNERİ
Hafta sonuna lezzet ve keyif katmak isteyenler, cumartesi akşamı için Rumelihisarı’nda yeni açılan Arşipel Balıkçısı leziz menüsüyle ideal bir tercih olabilir.
Pazar günü için Emirgan Caddesi’nde yer alan Angel Blue Restaurant manzarası ve enfes lezzetleriyle farklı bir deneyim yaşayabileceğiniz keyifli bir adres.
Yeni haftaya lezzetli bir başlangıç yapmak isteyenlere İstiklal Caddesi Hazzo Pulo Pasajı’nda hizmet veren Yirmibir Kebap’ın enfes kebap çeşitlerinin iyi bir seçenek olacağını düşünüyorum.
Salı günü için tipik bir esnaf lokantası olarak Hasköy’de 1970 yılından beri hizmet veren Lale Lokantası samimi ortamı ve enfes çeşitleriyle biçilmiş kaftan.
Çarşamba gününe özel önerim her zaman olduğu gibi kahve severler için. Bu hafta rotanızı İstiklal Caddesi’ne çevirin. Türk kahvesini hala eski usulde, cezvede ve soğuk suyla pişiren Mandabatmaz’da tam kıvamında ve mis kokulu bir kahve içerek kendinizi şımartın.
Perşembe günü için Söğütlüçeşme tren ve metrobüs istasyonlarına yürüyüş mesafesinde olan ve Kadıköy Belediyesi’nin hemen karşısında yer alan Haçapuri Pide’yi tercih edebilirsiniz.
Cuma akşamı haftanın yorgunluğunu keyifli bir ortamda atmak isteyenlere, Maslak Hilton Hotel’in girişinde hizmet veren Zaxi Restaurant’ın sıra dışı lezzetleriyle farklı bir deneyim yaşamalarını öneriyorum.
Haftaya görüşmek üzere…