Her mevsimin ayrı bir kebabı var
Ben sebze ve meyvelerin mevsiminde tüketilmesinden yanayım. Türkiye bu açıdan çok şanslı çünkü bulunduğu coğrafyanın her köşesinde oldukça zengin bir mevsimsel ürün çeşitliliği var. Bu da sahip olduğumuz zengin mutfak kültürünün derinliğini daha da arttırıyor.
Her mevsimin bulunduğumuz coğrafyaya göre değişen kendine özgü lezzetleri var. Örneğin Gaziantep'te ilkbaharın gelişini kebaplardaki çeşitlilik ile de anlayabilirsiniz. Kebap çeşitliliğinin adeta doruk noktasına ulaştığı bu dönemde yenidünya, sarımsak ve keme kebaplarını mutlaka denemenizi öneririm. İçinde bulunduğumuz kış aylarında ise doğal antibiyotik özellikleriyle bilinen soğan kebabı her derde devadır.
Gaziantep Mutfağı söz konusu olunca ben de Gaziantep Mutfağı’na hayatını adayan ve bu mutfak kültürünün İstanbul’daki en önemli temsilcilerinden Sahan’ı kuran Tahir Tekin Öztan’a bu konudaki düşüncelerini sordum. Gaziantep Mutfağı’nın en önemli özelliğinin tek düze bir mutfak olmaması olduğuna dikkat çeken Öztan’a göre Gaziantep Mutfağı’ndaki tüm kebapları ve yemekleri tadabilmek için dört mevsimde de Gaziantep’e mutlak gitmeniz gerekiyor.
Havalar mevsim normallerinin üzerinde seyredince ben de bu yıl kış kebapları sezonunu Aralık ayında her yıl olduğu gibi içerdiği vitamin ve doğal antibiyotik sayesinde gripten korunmanın en lezzetli yolu olan Soğan Kebabı ile Sahan’da açtım. Kebaba geçmeden önce yemeğe sonbahar ve kış aylarına özel bir Gaziantep klasiği olan ve çok sevdiğim Şiveydiz ile başladım. Her ikisi de Gaziantep’teki kadar lezzetliydi. Bence İstanbul’da yaşayanlar bu bakımdan çok şanslı. Çünkü Gaziantep’e kadar gitmeden Sahan’a gelerek her mevsime özel kebap ve yemekleri tadabilme imkanları var.
UZAKDOĞU LEZZETLERİNİN BÜYÜLÜ DÜNYASI
Etiler dendiğinde akla ilk gelen buluşma noktalarından biri olan Akmerkez’in giriş katında açılan Little Buddha adını son dönemde çok sık duyuyordum. Uzakdoğu mutfağı seven dostlarım birbirinden farklı seçenekler sunan mekanın ürün ve servis kalitesiyle dikkatlerini çektiğinden bahsediyorlardı. Geçtiğimiz günlerde rotamı Etiler’e çevirip yeme içme sektöründe 25 yıllı geride bırakan Happy grubun en yeni markası olan Little Buddha’yı ziyaret ettim.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki modern çizgilerin hakim olduğu dekorasyonu gerçekten etkileyici. Kapısından geçerken bile dikkatinizi hemen çekiyor ve adeta sizi içeriye davet ediyor. Bu davete kayıtsız kalmayıp içeri girdiğinizde pişman olmayacağınız bir tercih yaptığınızı hemen hissediyorsunuz. Çünkü sizi içeri çeken genel ambiyans keyif ve huzur veriyor.
Uzun yıllardır Türkiye’de ve yurt dışında önemli Uzakdoğu işletmelerinde görev alan deneyimli şeflerin hazırladığı, 110’dan fazla seçenek sunan zengin menüsüyle dikkat çeken Little Buddha’nın Corn Tempura, Dynamite Shrimps ve Ponzu Soslu Trüflü Edamame spesiyalleri oldukça iddialı.
Sushi’de set menüler dahil yaklaşık 55 farklı sushi, noodle çeşitleri ve ana yemekler sunan Little Buddha kokteylleriyle de fark yaratıyor. Eğer Uzakdoğu lezzetlerine ilgi duyuyorsanız Little Buddha’da damak tadınıza uygun pek çok seçenek bulacağınızdan emin olabilirsiniz.
Uzakdoğu mutfağının orijinal ve seçkin tatlarını “ulaşılabilirlik” mottosuyla misafirlerine sunmayı hedefleyen Little Buddha’da seçkin ve lüks Uzakdoğu restoranlarında yer alan lezzetleri servet ödemeye gerek kalmadan deneyebileceğinizi de özellikle belirtmek istiyorum.