Kimileri depremle yüzleşmek yerine, iki yüzlülüğü tercih etti
6 Şubat günü yaşanan ve 14 milyon insanımızı etkileyen büyük deprem felaketi hepimiz için gerçeklerle yüzleşme fırsatı olması gerekirken, bölgenin en önemli ihtiyacı olan beslenme konusunda harekete geçen gastronomi dünyasında yaşanan iki yüzlülüğü tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi.
Neydi bu iki yüzlülük?
Bölgeye dahi gitmeden gitmiş gibi paylaşım yapanlar olduğunu,
Bölgeye gitmek için özel uçak ve ekip talep edenler olduğunu,
Yemek yapmak yerine selfie çekerek paylaşım rekoru kıranlar olduğunu,
Görüyor, duyuyor ve biliyoruz.
Onların da iç dünyalarında bu gerçeklerle yüzleşmelerini umuyorum.
Peki bunu niçin yapıyorlar?
Çünkü,
Ben de oradaydım demekten kendilerini alamıyorlar.
“Mış” gibi yapmayı seviyorlar.
Sosyal medyanın popülaritesi her daim ağır basıyor.
Kendilerini öne çıkarmayı seviyorlar.
Keşke tüm bunların yerine yardım yapmayı tercih edenlere destek olsalardı!
O zaman,
Bölgeye gittiğinden kimsenin haberi olmayan,
Bunu bir reklam aracı olarak kullanmayan,
İlk günden itibaren işini gücünü bir kenara bırakıp bölgeden ayrılmayarak ihtiyaç olan her noktaya koşarak çalışan ve çalışmaya hala devam eden,
Dünya çapında gastronomimizin gelişmesi için yürüttüğü çalışmalara ara verip ilk günden beri bölgede çalışmalar yürüten,
Bölgede kalıcı ve katma değer yaratan işletmeler kurup depremzedelerin faydalanmasını sağlayan,
Sosyal medyada sadece bölgenin ihtiyaçları için destek paylaşımı yapan,
Sahip olduğu kişisel ilişkileri devreye sokarak sessiz sedasız bölgenin ihtiyaçlarını karşılayan,
Yemek yapamasa da dağıtım ve lojistiği organize etmeye çalışan,
Hatta bölgeye gitmeden tüm bölgenin ihtiyaçlarına ve ürün tedarikine katkı sağlayan,
Ve bölgede sayamayacağım kadar fazla desteği sessiz sedasız yerine getiren,
Binlerce gönüllüden biri olurlardı.
Bu gönüllülerin de isimlerini biliyorum ama sağ elin verdiğinden sol elin haberi olmamasını tercih ettikleri için onlara olan saygımdan paylaşmıyor, hepsine ayrı ayrı şükranlarımı iletiyorum.
***
BUNDAN SONRA YAPILAN YARDIMLARIN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNİ SAĞLAMALIYIZ!
Yapılan çok yardım var. Ancak hayat bu 11 şehrin dışında yavaş yavaş normale dönmeye başladıkça bölge kaderiyle baş başa kalacak; en büyük korkum bu.
Bu nedenle bundan sonra uzun soluklu ve sürdürülebilir yardıma ihtiyaç var. Bölgenin kendi değerleri ile ayağa kalkmasına yardımcı olmak birincil vazifemiz olmalı.
Karınca kararınca buna gastronomik açıdan her tüketici destek olabilir.
Nasıl mı?
Deprem bölgesinde yer alan ve yerle bir olan şehirlerin ortak özelliği, ülkemiz gastronomisinin önde gelen merkezleri arasında yer almaları ve bu şehirlerle özdeşleşen ürünlere sahip olmaları.
Bu şehirlerde birçok üretici vardı.
Bazılarını maalesef kaybettik.
Ancak üretim imkanları zarar görse de hala ayakta kalmak için çaba sarf edenler olduğunu biliyoruz.
Bölgeye destek olmak için hepimiz ürün tedarikinde bütçemiz oranında bu üreticileri tercih ederek, onların ayakta kalmalarına katkı sağlayabiliriz.
Unutmamalıyız ki, kaynak yaratarak verilen destek ile bölgeyi ayağa kaldırmak, mecburi göç tehlikesi tehdidi ile karşı karşıya olan bu şehirlerin sürdürülebilirliği açısından kritik önemde.