Medeniyetlerin sofralarda bıraktığı izler

Yaratıcı, çalışkan, inatçı, başarıya odaklı ve prensiplerinden asla taviz vermeyen kimliği ile öne çıkan ülkemiz gastronomisinin en önemli şeflerinden Aylin Yazıcıoğlu ile yeni açtığı serenità’yı konuşmak üzere buluştuk.

Medeniyetlerin sofralarda bıraktığı izler - Resim : 1

Venedik Sarayı, Fransız Sarayı, İtalyan Konsolosluğu ve İtalyan Lisesi’nin bulunduğu Pera’nın en özel sokağında yer alan eski bir şapel serenità’ya ev sahipliği yapıyor.

20. yüzyılın başlarında Başhemşire Marthe Agnes Nicole’ün başhemşiresi olduğu bakımevine bağlı olduğu bilinen bu şapelde yaptığımız sohbete Aylin Yazıcıoğlu içinde bulunduğumuz şapelin tarihinin çok daha eskilere dayandığını düşündüğünü söyleyerek başladı.

Medeniyetlerin sofralarda bıraktığı izler - Resim : 2

Sevgili Aylin kısa bir moladan sonra yeniden İstanbul’a ve Tomtom sokağa döndün. serenità nasıl doğdu, hikayesini paylaşır mısın?

serenità bir İstanbul bistrosu.

Anlamı huzur.

Tomtom Sokak’ta zamansız bir atmosferde bulunuyor.

Herkesin huzur bulmasını istediğim için bu adı seçtim.

Zamanın iki rakip imparatorluk başkenti Dersaadet İstanbul ile Serenissima Venedik’in lakapları aynı anlama geliyor. İlhamı bu buluşmadan aldım.

Medeniyetlerin sofralarda bıraktığı izler - Resim : 3

Bize yüzyıllar öncesinden seslenen bu yapıda biz de İstanbul mutfaklarında yüzyıllardır yankılanan fısıltıları dinleyeceğiz.

Bu şehre uğrayan her medeniyetin, soflarda bıraktıkları izleri takip edecek, yankılarını duyacak ve yeni sofralarda seslendireceğiz.

serenità aynı zamanda SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’nin lokali.

Merkezinde insan olacak.

Kurulan sofralarda insanlar buluşacak, konuşacak, öğrenecek, paylaşacak.

Birlikte harikalar yaratma hayalindeyiz.

Medeniyetlerin sofralarda bıraktığı izler - Resim : 4

Nasıl bir sofra ve menü hayal ediyorsun?

Menüdeki yemekler için bu şehrin sofralarında oturmuş tüm medeniyetlerden ilham alma özgürlüğümüz var.

Biz de mutfaktaki arkadaşlarımla o sofralara oturacağız ve gelecekteki şehrin misafirleri için kendi yorumumuzla bu sofralar tarihine naçizane bir katkı sunacağız.

Komşumuz İtalyan ve Fransızlarla Akdeniz’de lezzet yolculuğuna çıkacağız.

Rum ve Ermeni mezeleriyle keyif sofraları kuracağız. Masamıza mutlaka Ruslar da oturacak.

Bizans Sarayından Osmanlı Sarayına yolculuk yapacağız.

Sonra mesela on yıllardır yaptığımız bir sütlacı tadan bir dostumuz, anneannesinin sütlacına çok benzetecek.

O an Ülviş Hanım’ın hatırasına saygı sunacak, sütlacın adını bundan böyle Ülviş’in Sütlacı yapacağız.

Menülerimiz kendi hikayesini anlatacak.

Medeniyetlerin sofralarda bıraktığı izler - Resim : 5

Hayallerine ev sahipliği yapan serenità’nın nasıl fark yaratacak?

serenità’da yapının ve semtin tarihinden ilham alacak, şehrin hayallerine uzanacağız.

Merkezinde her zaman önce insan olacak.

Mümkün olan her saat ve her gün açık olmak istiyoruz.

Şimdilik Salı-Cumartesi 11.00-23.00 olarak başladık.

İstanbul’un kadim tarihinde bu şehirle temas etmiş ve sofralarını zenginleştirmiş tüm medeniyetler üzerine mutfakta çalışmalar sürüyor.

serenità yolculuğuna devam ettikçe sofralarına yeni tarifler eklenecek ve hatta bu medeniyetlerin mutfak elçilerinden aşçılar ağırlayacağız.