Sosyal Medyanın En Tatlı Fenomeni: Dubai Çikolatası
Dubai çikolatası, Orta Doğu’ya özgü lezzetlerle çikolatanın birleşiminden doğan ve kısa sürede sosyal medyanın desteğiyle toplumların dikkatini çeken bir fenomen.
Sarah Hamouda’nın girişimiyle Dubai’den dünyaya yayılan bu çikolata, özellikle kadayıf ve Antep fıstığı gibi geleneksel tatları çikolata ile buluşturuyor.
Çikolatanın içine işlenen çıtır kadayıf dokusu, fıstıkla dengelenmiş aroması ve dış kaplamasıyla "yenilebilir bir sanat eseri" olarak anılıyor.
Sanat eseri olarak tanımlamanın doğruluğu bana göre çok tartışmalı ama popüler kültürün bir çıktısı olarak elde ettiği başarı takdire şayan.
Türkiye’de de pek çok butik üretici, bu ürünü kendi yorumlarıyla yeniden keşfetmiş durumda. Ancak tüm bu popülerlik ve sosyal medya çekiciliğinin ardında acaba gerçekten ne yatıyor?
FENOMEN DESTEKLİ ÇİKOLATA TRENDİ
Dubai çikolatası trendini, daha önce lokma ya da trileçe gibi birden parlayan tatlılarla karşılaştırmak mümkün.
Sosyal medya destekli bu tatlılar, fotojenik olmaları ve bir hikâye sunmalarıyla her zaman merak uyandırıyor. Ancak, Dubai çikolatasının pazarlama başarısı, sosyal medyada "ulaşılabilir lüks" olarak dikkat çeken bir tatlı olmasında yatıyor.
“Satın alınabilir lüks” kavramı burada, yüksek kaliteli malzemeler ve özenli sunumla yapılan ancak fiyat olarak daha geniş bir kitleye hitap eden ürünleri ifade ediyor.
Orta Doğu'nun geleneksel tatlarını modern bir çikolata formunda sunarak geniş bir kitleye hitap ediyor. Bu çikolatanın popülerliği lüks çikolata deneyimini ulaşılabilir fiyatlarla sunabilmesine dayanıyor.
Bu durum, Dubai çikolatasını hem bir tat hem de statü aracı olarak öne çıkarıyor; kaliteli ve egzotik bir tat sunarken, çoğu kişi için “lüks” kavramını bir adım daha erişilebilir kılıyor.
Bu fenomenin Türkiye’de de etkisi oldukça büyük. Çikolata üreticileri, kadayıf ve fıstık gibi Türk damak tadına uygun içerikleri kullanarak Dubai çikolatasına kendi yorumlarını ekliyor.
Bu çeşitlerin giderek artması, Türkiye’de de benzer çikolata ürünlerinin butik üreticiler tarafından daha fazla ilgi görmesine neden oluyor.
Hatta İstanbul’daki bazı çikolatacılar, Dubai çikolatasının lezzet ve sunum özelliklerini benimsiyor ve sosyal medyada Dubai’den gelen orijinalinden “daha iyi” olduklarını iddia ediyor.
Ama bu noktada ortaya çıkan soru şu: Ürünü geliştiren ve pazarlayan Orta Doğu’dan gelen girişimciler mi yoksa bu trendi kendi ülkesinde yorumlayan yerel butik üreticiler mi daha başarılı?
LEZZETİN ÖTESİNDE BİR ALGI!
Dubai çikolatası, lezzeti kadar sunumuyla da dikkat çekiyor; çikolataya işlenen desenler ve canlı renkler, çikolatayı bir sanat eseri haline getiriyor. Ancak bu görsellik, tüketim kültürünün en büyük silahlarından biri.
Görünüşüyle çikolatanın lüks bir tüketim nesnesi olarak öne çıkması, sosyal medyanın da gücünü arkasına alarak onu sadece bir yiyecekten öte, bir statü simgesine dönüştürüyor.
Belki de bu yüzden Dubai çikolatası, sosyal medyada bu kadar hızlı yayılabildi ve her yeni tatlı trendi gibi “denenmesi gerekenler” listesine girdi.
Dubai çikolatasının yükselişi aslında popüler kültürün klasik bir formülü;
İlk kez görenlerin ilgisini çeken, egzotik bir tat ve çarpıcı bir sunum. Ancak popüler kültür trendleri kadar hızlı yükselen bu tür ürünler, genellikle bir süre sonra sıradanlaşıyor.
Dubai çikolatası da kendini bu sınırlamanın içinde bulabilir mi? Bu sorunun cevabı, çikolatanın lezzetinden ziyade pazarlama başarısına dayanıyor.
Herkesin konuştuğu ve sosyal medya sayesinde “tatmak zorunda hissettiği” bu çikolatanın, bir süre sonra trileçe ya da lokma furyasına benzer bir şekilde zirveden düşme riski her zaman var.
Kısacası Dubai çikolatası hem geleneksel hem de modern lezzetleri birleştirerek büyük bir başarı yakaladı.
Türk damak tadına uygun malzemelerle zenginleştirilmiş olması, çikolatanın bu coğrafyada da kabul görmesini kolaylaştırıyor. Yine de Dubai çikolatasının geleceği, diğer hızlı parlayan tatlı trendleri gibi sosyal medyanın ilgisini kaybetmemesine bağlı olacak.