Yolu MasterChef Türkiye'den Geçti... İş Görüşmesindeki O Soru Tüm Bakışını Değiştirdi: Şef Yağmur Dalbudak ile Mutfakta Kadın Olmanın Gücü Üzerine
"MasterChef’te kısa süre kaldım ama bu süreç bana çok şey kattı. Yarışmanın getirdiği hırs ve mücadele ruhu, mesleğime olan bağlılığımı pekiştirdi. Ayrıca takım çalışmasının ve bireysel gelişimin ne kadar önemli olduğunu orada gördüm. Yarışma boyunca her detaya özen gösteren bir ortamdaydık ve bu benim için unutulmaz bir deneyimdi."
Türk mutfağının köklü lezzetlerini modern tekniklerle harmanlayan genç ve yetenekli bir şef olan Yağmur Dalbudak, İstanbul Aydın Üniversitesi’nde aşçılık eğitimi aldıktan sonra mesleki kariyerine adım atmış. Mutfakta kadınların daha fazla yer alması gerektiğini savunan ve ekibinde kadınlara öncelik veren şef, geleneksel tatları doğru bir şekilde tanıtma misyonuyla dikkat çekiyor. Samimi kişiliği, azmi ve bitmeyen öğrenme tutkusu, onu mutfak dünyasında özel bir yere taşıyor. Şef Yağmur Dalbudak ile kariyer yolculuğundan Türk mutfağına bakış açısına, kadın şeflerin ülkemiz gastronomisindeki yerinden gelecekteki hedeflerine kadar her şeyi konuştuk.
Gastronomi serüvenin nasıl başladı?
Aslında yemek yapmaya olan ilgim çocukluk yıllarıma dayanıyor. Annem Malatyalı, evde çok güzel yemekler yapılırdı ve bu da benim için ilham kaynağı oldu. Yemek yapma hevesim bu ortamda gelişti. Üniversitede aşçılık okumaya karar verdim ve İstanbul Aydın Üniversitesi’nde bu bölümü tamamladım. Fakat eğitim sürecinde hocalarım bu mesleğe uygun olmadığımı düşünüp beni moda tasarımına yönlendirmeye çalıştı. Buna rağmen kararlılıkla devam ettim ve zamanla şefliği gerçekten sevdim.
İlk profesyonel mutfak deneyiminde neler öğrendin?
Ekip olmanın ne kadar önemli olduğunu anladım. İlk iş görüşmelerimden birinde, çalışmak istediğim şef bana “Kuru fasulye yapabiliyor musun?” diye sordu. Bu soru bana kültürümü öğrenmenin önemini fark ettirdi. O günden sonra Türk mutfağını daha iyi anlamaya çalıştım. Çünkü sadece teknik bilmek yetmiyor, yemeğin kültürel bağlarını da kavramak gerekiyor.
Sıcak mutfak mı yoksa pastacılık mı sana daha yakın?
Kesinlikle sıcak mutfak. O anlık heyecanı ve yaratıcılığı seviyorum. Pastacılık daha planlı bir süreç gerektiriyor; birkaç gün önceden sipariş gelir ve o zamana kadar hazırlanırsınız. Ancak sıcak mutfakta her şey anlık ve hızlı bir şekilde ilerliyor. Bu da bana daha cazip geliyor.
Türk mutfağına yaklaşımın nasıl?
Ben Türk mutfağını modernize etmeden, özünü koruyarak temsil etme taraftarıyım. Tariflerin ruhunu bozmadan, gerektiğinde sunumunu modernleştirmek mümkün. Ama bir yemeğin lezzetini ve özünü değiştirmek yanlıştır. Mesela “Analı kızlı” gibi yemeklerde suyun özelliği çok önemli. Sunumu değiştirsen de suyunu çıkarmamalısın, çünkü yemeğin lezzeti orada saklıdır.
Bir kadın şef olarak mutfakta kadınların yerini nasıl değerlendiriyorsun?
Kadınların mutfakta daha fazla yer alması gerektiğini düşünüyorum. Ekibimde kadınlar ağırlıkta ve bu durum benim için bir avantaj. Kadınlar detaylara daha fazla önem veriyor ve iş disiplinleri çok güçlü. Ayrıca kadınların bu sektörde daha görünür olması için elimden geleni yapıyorum.
MasterChef deneyimin nasıl geçti?
MasterChef’te kısa süre kaldım ama bu süreç bana çok şey kattı. Yarışmanın getirdiği hırs ve mücadele ruhu, mesleğime olan bağlılığımı pekiştirdi. Ayrıca takım çalışmasının ve bireysel gelişimin ne kadar önemli olduğunu orada gördüm. Yarışma boyunca her detaya özen gösteren bir ortamdaydık ve bu benim için unutulmaz bir deneyimdi.
Geleceğe dair planların neler?
Uzun vadede Türk ve Osmanlı mutfağı odaklı bir restoran açmak istiyorum. Eskiden dünya mutfağı üzerine bir yer hayal ederdim, ama artık kültürümü otantik bir şekilde temsil etmenin daha değerli olduğunu düşünüyorum. Yemeklerimi, geleneklere sadık kalarak, modern tekniklerle harmanlamak istiyorum.
Uluslararası hedeflerin var mı?
Evet, uluslararası bir şef olarak tanınmak istiyorum. Bunun için İngilizce bilgimi geliştirmek üzere kurslara gidiyorum. Ayrıca Türk mutfağını global sahnede temsil etmeyi hedefliyorum. Yabancı şeflerden Gordon Ramsay’i disiplin ve tutkusuyla örnek alıyorum. Türkiye’den ise beni yetiştiren ve bugün bana meslek ile ilgili tüm ilhamları veren şefim Yunus Emre Akkor’un sahip olduğumuz zengin kültürel mirasımıza olan bağlılığını çok takdir ediyorum. En büyük hedefim yurt dışında ya da yurt içinde mesleki yolculuğuma kendisini örnek alarak ve onun açtığı yoldan ilerleyerek devam etmek.
Genç şeflere bir mesaj vermek ister misin?
Denemekten korkmasınlar. Küçük görevleri ciddiye alarak başlamak büyük hedeflere ulaşmanın ilk adımıdır. Kendilerine inansınlar ve sabırlı olsunlar. Bugün bir görevi yapamam diyen biri, yarın daha büyük işlere asla cesaret edemez.
Senin için şeflik ne ifade ediyor?
Şeflik sadece yemek yapmak değil, aynı zamanda bir sanat ve iletişim biçimi. Her tabak bir hikâye anlatıyor ve insanlar arasında bağ kuruyor. Bu duygu, beni mesleğime daha da çok bağlıyor.