Siyasetin arsızlaşması ya da 'başarısızız ama sor niye?'
AKP döneminde iki tür siyaset yapılıyor. Birincisinde kendinizi “harikalar diyarında” sanıyorsunuz. Seçimler döneminde “savaş uçağımız göklerde” diye afişler...
AKP döneminde iki tür siyaset yapılıyor. Birincisinde kendinizi “harikalar diyarında” sanıyorsunuz. Seçimler döneminde “savaş uçağımız göklerde” diye afişler asıyorlar. Uçak bir türlü gökten inmediği için göremeseniz de ne gam! Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank çıkıyor, “Türkiye uçan arabalarda dünya liderliğine oynayacak” diyor. 2018 yılının sonunda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle kurulan Türkiye Uzay Ajansı'na, 'Milli Uzay Programı' için 2022 yılında ayrılan ödenek kaç lira biliyor musunuz? 20 bin lira. Ama bu ‘Uzay Ajansı’ kurulduğunda durumdan vazife çıkaran tv malumatfuruşları ne tartışmıştı hatırlıyor musunuz? “Uzaydaki madenlerin ekonomiye kazandırılması.” Niye? Erdoğan, 2023 yılında aya gidileceğini söyledi de ondan.
Bu ciddi bir yazıdır.
Siz gülün, eğlenin diye yazılmadı.
Ama ‘hayaller alemi’nde iseniz palavranın da sınırı yok. Uzaya gidecek aracın akaryakıtı da tabi ki ortalama her yıl Akdeniz, Karadeniz ve Trakya’da bulunan doğalgaz ve petrol yataklarından sağlanacak. Müjdeler verilmişti. AKP döneminde ilk bulunan doğalgaz yatağı Akçakoca’daydı (2004) ve 2022 yılına kadar tam 30 farklı yerde petrol ve doğalgaz yatakları bulunduğu en resmi ağızlardan açıklanmıştı. Hangisi mi devreye alındı? Hiçbiri.
Peki denizlerde yatan o milyarlarca metreküp doğalgaz ve petrolü kim koruyacak? Tabi ki ‘Yerli ve milli’ uçak gemisi. Türkiye’nin uçak gemisi yapacağı mevzusu ise henüz bir yıl öncenin gündemindeydi. Yerli tank Altay ise bir adetlik seri üretimi ile mizansenlerde kullanılıyor. Ya diğer tanklar? Henüz ortada motor yok. Bulunursa yapılacak.
E, yukarıdaki gibi bir memleket tasavvur ederseniz ve inanırsanız o halde tabi ki “Türkiye 2023’te dünyanın en gelişmiş 10 ekonomisi içinde yer alacak” (Erdoğan) vaadinde bulunmanızı da kimse yadırgamaz.
Böylesine hoş ve boş vaatlerle siyaset yapılan bir ülkede gerçekler ise -yazarın vurgulamasına gerek yok- yaşadığınız gibi. Düşünün ki bu yaşananlar arasında ülkenin ekonomisinin emanet edildiği zat, “Türk Lirası zaten en zayıf durumda, gideceği yer yok” diye vatandaşına sükunet tavsiye ediyor. Türk Lirası’nı kim “en zayıf duruma düşürdü” sorusunun ve müsebbibine ilişkin yanıt yok. Verilen garantinin sefaletine bakın! Daha kötüsü olamaz!
Bu yazıyı yazdıran ise tabi ki AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’ın demeci oldu. Meslektaşımız Tülay Demir’e yaptığı açıklamada “AK Parti, Türkiye’yi uçurumun kenarından alıp 2021’e kadar her anlamda bir süper güç haline getirdi” dedikten sonra, “Hazırlıklarımızı tamamlamamız 19 yıl sürdü, asıl şimdi başlıyoruz!” demiş.
Düşünebiliyor musunuz? Boşa giden 19 yıl…Niye? İktidar partisi ‘hazırlık yaptı.’ Siz hiç dünya tarihinde 19 yıl boyunca hazırlık yapan bir iktidar partisi duydunuz mu? AKP’nin en üst düzey yöneticisi hiç sıkılmadan, hiçbir mahcubiyet duymadan böyle bir açıklama yapabiliyor. İşin komik yanı konuşmanın başında memleketi “süper güç yapan” bir iktidar vurgusu, sonunda “hazırlık tamamlanmadı.” Yaman çelişki! Ama atış serbest.
Türkiye’de siyasiler kendi özgül ağırlıklarının ve ‘işgal ettikleri’ makamın bilincinde olmadan konuşma cüretini gösterebiliyor. Zira siyaset giderek arsızlaşıyor. Geçersiz vaatler, sınırlı sorumluluk bile üstlenmeden sorunlara uzaktan bakmalar, öz eleştiri kültüründen azade bir siyaset dili…Türk Lirası’nı tarihinin en düşük seviyesine indiren bundan gocunmuyor. Nasılsa hesap vermesi gerekmiyor. Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un açıklamasına ne demeli?
“Her şey stabil olsa, emtia fiyatları bu kadar yükselmemiş olsa haliyle enflasyon da bu kadar olmayacak,”
“Her şeyi (ekonomiyi) stabl (istikrarlı) yapması gereken en sorumlu mevkideki kişi söylüyor. Türkiye’yi dünyanın en yüksek enflasyonuna sahip ülkelerden biri getiren bir ekonomi politikasının sorumlu mevkisindeki kişi bize “ah keşke ekonomi stabl olsa” diyor. Kim yapacak ya da bu noktaya nasıl gelindi sorularının önemi yok. Nasılsa “üst akıl” diye bir icat var. Başarısız sonuçlar mı aldınız? “Üst akıl”ı suçlarsınız olur biter. Böylece utanmanıza ve suçluluk duymanıza gerek kalmaz.
Ben 19 yıl süren “hazırlık”, TL’deki dip itirafı ya da enflasyon için kerameti kendinden menkul “emtia” yerine size gerçeği açıklayacağım. Yazının başlığı bunu vadediyor. Niye kuyruklar yaşıyoruz, niye TL bu kadar değersiz, niye bu kadar hayat pahalılığı var ve niye yoksulluk ve işsizlik var biliyor musunuz?
Lozan’ın gizli maddelerinin bitmesine bir yıl kaldı da ondan…hadi bakalım!