Denizlere Çıkan Sokaklar – Deniz Gezmişlere bir saygı duruşu
Nihayet bitti. Yaklaşık 7 aylık yoğun, özenli ve titiz bir çalışma dönemini tamamladık ve “Denizlere Çıkan Sokaklar- Türkiye’nin 68’i” kitabı yayınlandı. Her...
Nihayet bitti. Yaklaşık 7 aylık yoğun, özenli ve titiz bir çalışma dönemini tamamladık ve “Denizlere Çıkan Sokaklar- Türkiye’nin 68’i” kitabı yayınlandı. Her kitap gibi matbaadan gelen o hoş mürekkep kokusu ve hayli cüsseli yapısı ile önümüze geldiğinde, kitabın editoryal ekibi olarak sevinç ve gururla bakakaldık. Bu gurur yazarlarımızın, sevinç bizimdi.
Böyle bir kitabın yapılmasına ilişkin öneri İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Yayınlar Koordinatörü sevgili Cengiz Özkarabekir’den geldi. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idam edilişlerinin 50. yıldönümünde o yıllara dair bir kitap hazırlayabilir miydik? Öneriyi sevinçle kabul ettik. Zira yarım asırlık bir geçmişin ardından “ilk kez” bir kamu kurumu idam edilen üç devrimciye dair bir proje yapmaya karar vermişti. Bizim açımızdan ise ait olduğumuz vicdan ve değerlerin yaslandığı o tarihi dönüm noktası ile ilgili çalışacak ve minnet ve şükranlarımızı ifade etme imkanı bulacaktık.
“Biz” diyorum. Zira kitabın editoryal ekibi benim dışımda Barış Akademisyeni sevgili dostum Doç. Dr. Hakan Koçak ve 30 yıllık yol arkadaşım Hülya Demir’den oluşuyordu. Profesyonel bir çabanın ötesinde ait olduğumuz tarihe dair çalışma yapmak bizim için bir onurdu.
Kitap hazırlık sürecinde kendisi de 68’li olan yazar Ergun Aydınoğlu’nun şu satırlarını hiç unutmadık:
“Aslında çok konuşuluyor da kimsenin bir şey dediği yok. Hala bir kitap yok mesela ortalıkta. Ama gerçekten şöyle uzunca bir makale bile okumadım şu ‘68 kuşağı’ üzerine…”[1]
Aslında Aydınoğlu da dönemi anlattığı kitabında bu serzenişte bulunuyordu. Yani ‘Türkiye’nin 68’ini’ anlatan çok sayıda değerli araştırma ve anı kitabı yayınlanmıştı. Ancak kitapların içeriği spesifik alanlarla sınırlıydı.
Biz ise bu kitabın bütün yönleriyle 12 Mart öncesi ‘Türkiye’nin 68’i”ni anlatması için hazırlık yaptık. 33 yazarın katkısı ile bu dönemi bütün boyutlarıyla ele almaya çalıştık. 68’in dünyadan Türkiye’ye yansımalarından anılara, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamından dönemin isimsiz/mütevazi kahramanlarına, 12 Mart darbesine giden sürecin bütün önemli olaylarından İstanbul ve Ankara’nın mücadele mekanları/alanlarına, dönemin önemli tartışmalarından sağ ve İslamcı hareketin bu süreci algılayışı ve konumuna, Filistin’e giden devrimcilerden dönemin basınına, ekonomik koşullardan kent hayatına, 68’in kadınlarından akademik yaşamına, Türkiye 68’inin edebiyat, müzik, resim, tiyatro ve afişlerinden mizahına ve 12 Mart Askeri Darbesinden 78’lilere evrilen siyasi mirasına kadar hemen her konuda yazarlarımızın değerli katkıları ile ortaya 784 sayfalık dev bir eser çıkardık.
Yazarlarımızın katkılarını gerçekleştirdiğimiz görsel arşiv taraması ile sürdürdük. Özkahraman’ın kişisel arşivini açması ile önemli bir kaynağa kavuşmuştuk. Bunun yanı sıra TÜSTAV, İBB Takim Kitaplığı, gazeteler, 68 Arşivi ve kişisel arşivleri kullanarak dönemi sadece yazılarla değil, görselliği ile de belgeledik.
Bu süreçte dikkatinizi çekmek istediğimiz bir gerçeklik var. Bugüne kadar resmi ideoloji tarafından “anarşist” diye tanımlanan Deniz Gezmiş ve arkadaşları ile dönemin kitabını yapıyorduk. Halkın oylarıyla seçilen bir belediye belki de ilk kez o gençler ve bir kuşak ile ilgili kitap hazırlığındaydı. Bu dönem devrimcilerin zamanıydı. Zamanın Ruhu gereği devrimci düşünce, inanç ve sloganlarıyla özgürlük ve değişimin öncülüğünü yapan bu kuşağın söylemi devlet için hala tehlikeliydi. Oysa kitabın hazırlığından yazımına, tasarımından resimlerine kadar hiçbir aşamada İBB Kültür AŞ tarafından herhangi bir uyarı ve engellemeyle karşılaşmadık. Bütünüyle özgürce yazılarımızı yazdık.
Bu kitabın onuru değerli yazarlarımız Erin Yıldızoğlu, Metin Çulhaoğlu, Nihat Behram, Mehdi Beşpınar, Aydın Çubukçu, Mustafa Eren, Faruk Pekin, İlkay Demir, Tuncay Çelen, Zafer Aydın, Yıldırım Koç, Tanıl Bora, Gökhan Atılgan, Erdoğan Aydın, Faik Bulut, Mustafa Sönmez, Şükrü Aslan, Doğan Özgüden, Oya Baydar, Feryal Saygılıgil, İnci Beşpınar, Vecdi Sayar, Bora Gürdaş, Tül Akbal, Çimen Günay-Erkol, Ataol Behramoğlu, Orhan Kahyaoğlu, Derya Bengi, Nazım Alpman ve İsmet Akça’ya aittir.
Ben kendisini 78’li olarak niteleyen biriyim. 78’lilik, sevgili Celalettin Can’ın çaba ve emekleriyle kurguladığı 78’liler Vakfı Girişimi ile başladı. 1974-1980 arasında mücadele eden, 12 Eylül Cuntası’ndan sonra ise cezaevleri, işkence, idam, infaz ile yok edilmek istenen bir kuşağı tanımladı. 78’liler aslında ideolojik olarak 68 devrimcilerinin siyasal mirasını sahiplenmişler, onların inanç, değer ve cesaretlerini kuşanmışlar ve Denizlerin, Mahirlerin düştüğü yerden bayrağı alıp yola çıkmışlardı.
Ben ilk Deniz Gezmişlerin idamlarının 5. yılında anma törenine 16 yaşında katılmıştım. Aradan 45 yıl geçti ve bu kitap ve düzenlenecek bu geceki anma ile “Denizlere Çıkan Sokaklar”ı yaratan bir kuşağa, ‘o şarabi eşkiyalara’ saygı duruşunda bulunacak ve onları hiç unutmadığımızı haykıracağız. Okumanız dileğiyle…
[1] Ergun Aydınoğlu, “Söylenmese de Olurdu”, Belge Yayınları, 1994, s. 25