Eurobond gelirlerinin vergilendirilmesi
Eurobond, Devlet Hazine’sinin, diğer özel ve kamu sektörü kuruluşlarının Ülkemiz dışındaki finans kuruluşlarından kaynak sağlamak amacıyla, uluslararası...
Eurobond, Devlet Hazine’sinin, diğer özel ve kamu sektörü kuruluşlarının Ülkemiz dışındaki finans kuruluşlarından kaynak sağlamak amacıyla, uluslararası piyasalarda yabancı para cinsinden online da işlem gören uzun vadeli yatırım araçlarıdır. Dünyada uluslararası piyasalarda işlem hacmi 100 milyarı aşan bu finansal araçlardan gelir elde edinenlerin vergilendirilmesi yazımızın konusu olacaktır.
EUROBONDLARIN ÖZELLİKLERİ
Bilindiği gibi, Ülkemiz yeterli sermaye birikimine sahip değildir. Ekonomimiz dış kaynağa gereksinim duymaktadır. Gerek T.C. Hazinesi, gerekse bazı belediyeler ve çeşitli özel kuruluşlar uluslararası piyasalarda; Amerikan Doları, Euro, Japon Yeni, İsviçre Frangı gibi çeşitli döviz cinsleri üzerinden tahvil ihraç etmektedirler.
Vadeleri genel olarak 5-30 yıl arasında değişen bu tahvillerin uzun vadeli olmaları nedeniyle kuponlu olarak ihraç edilmektedirler. Genellikle kuponlar sabit faizli olduğu için kupon ödeme dönemlerinde yatırımcıya düzenli bir nakit akımı sağlama özellikleri bulunmaktadır. Yabancı piyasalarda işlem görmelerine karşın Türkiye vatandaşları da bankalarda açtırdıkları yatırım hesapları ile bu araçları edinebiliyorlar.
Anapara ve kupon ödemeleri ihraç edildiği döviz cinsi üzerinden yapılan ABD Doları tahviller 6 ayda bir, Euro tahviller ise yılda bir kuponlu olmaktadırlar. Kuponların çoğunlukla faizleri yıllık basit faizli olmasına karşın az da olsa değişken kupon faizli Eurobondlar da vardır.
Eurobound primli mi yoksa iskontolu mu olduğunu anlamak için işlem gören fiyatının 100’ün üstünde olup olmadığına bakmak yeterlidir. Eğer 100’ün üstünde işlem görüyorsa primli, 100’ün altında işlem görüyorsa iskontoludur. Eurobondlar, genelde 100 Bin nominal ve katları şekilde olmaktadır.
Eurobondlar, genellikle yüksek gelirli kişi ve kurumların yurt dışı piyasalarda Türkiye’deki aracı kurumlar aracılığı ile edindiği menkul kıymet finansal araçlardır. Türkiye Bankalarında açılan hesaplarda alım satımı yapılmaktadır.
Eurobondların; uluslararası piyasalarda işlem görmesi, Hazine güvenceli, yüksek getirili, alternatif vade seçenekli, yüksek likiditeli olmaları ve ödemeleri üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılmaması gibi vergi avantajları vardır.
EUROBOND FAİZ GELİRİNİN HESAPLANMASI VE VERGİLENDİRİLMESİ
Eurobondlar da diğer menkul kıymetler gibi Gelir Vergisi Kanunu’nun 75’nci maddesine göre menkul kıymet sayılmaktadırlar. Aynı Kanunun 94-7’ncü maddesine ve Kurumlar Vergisi Kanunun 30’ncu ve geçici 1/4'ncü maddelerine göre gelir vergisi ve kurumlar kesintisine tabi olmasına karşın oran %0 (sıfır) olarak tespit edildiğinden herhangi bir kesinti yapılmamaktadır.
Buna karşın Türkiye’deki bankalar ile şirketlerin ihraç ettiği eurobondlarda ise vadesine göre değişen oranda stopaj yapılmaktadır. Cumhurbaşkanlığı’nın 842 sayılı Kararı 21 Mart 2019 tarih ve 30721 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Karar ile; vadesi 1 yıla kadar olanlar %1, 1 ile 3 yıl arası olanlar %3 ve üç yıldan fazla olanların oranı ise %0 olarak tespit edilmiştir.
T.C. Hazinesi ile bazı kuruluşların yurt dışı piyasalarda ihraç ettiği borçlanma tahvillerinin vadesi 3 yıldan fazla olduğu için bunların faiz gelirlerine yukarıdaki Karara göre vergi kesintisi yapılmıyor.
EUROBOND ALIM SATIM KAZANÇLARININ VERGİSİ
Eurobondların itfa tarihinden yani geri ödeme tarihi önce elden çıkarılması yani satılmasından doğan kazançların vergilendirilme şekli konusunda Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80 ve mükerrer 81’nci maddelerinde düzenlemeler bulunmaktadır.
Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80’nci maddesinde; ivazsız yani karşılıksız olarak edinilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetleri hariç menkul kıymetlerin veya diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar gelir vergisine tabidir.
Yani Eurobondların itfa tarihinden önce elden çıkarılmasından faiz dışında ana parasında bir alım satım kazancı elde edilmişse bu aşağıdaki koşullarla vergiye tabi olacaktır:
- Menkul kıymet ivazlı yani bir karşılıkla alınmalıdır,
- Edinme tarihinden başlayarak 2 yıl içinde elden çıkarılmalıdır.
Edinme tarihi üzerinden 2 yıl geçmesi halinde ve karşılıksız olarak elde edilen bu gelirler vergiye tabi olmayacaktır.
Yine Aynı Kanunu’nun mükerrer 81’nci maddesine göre de değer artışında safi kazancının nasıl hesaplanacağı hükme bağlanmıştır.
Buna göre satış kazancına tabi tutulacak değeri;
- Elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarın,
- Elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının ödediği kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi,
Suretiyle bulunur.
Satış gelirinden ayın yani para dışı diğer maddi karşılıklar ve menfaat olarak sağlanan kısmının tutarı Vergi Usul Kanunu’nun değerleme ile ilgili hükümlerine göre tayin ve tespit edilmektedir.
Maliyet bedelinin mükelleflerce tespit edilememesi halinde, maliyet bedeli yerine; Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre, takdir komisyonlarınca tespit edilecek bedel, kazancı bilanço veya işletme hesabı esasına göre tespit edilen işletmelerde ise son bilançoda veya envanter kayıtlarında gösterilen değer esas alınmaktadır.
Ne yazık ki; Ülkemizde bankacılık ve finans sektörünü elinde bulunduran yabancılar içerden kaynaklarımızı transfer ederken dışardan da kaynaklarımızdan elde ettikleri gelirlerden vergi de vermiyorlar. Türkiye’de yerleşik olmadıkları için beyanname vermiyorlar. Gelirleri üzerindeki vergi kesintisi oranı da Cumhurbaşkanı Kararı ile sıfıra indirilmiştir.