İtiraz edilen faturanın idari ve yargı aşamaları

Mal ve hizmet satanlar ile alanlar bedel anlaşmazlığı konusunda anlaşmazlıklar yaşadığı ve bu amaçla düzenlenen faturalara itiraz edildiği bu itirazların...

Mal ve hizmet satanlar ile alanlar bedel anlaşmazlığı konusunda anlaşmazlıklar yaşadığı ve bu amaçla düzenlenen faturalara itiraz edildiği bu itirazların mahkemeler tarafından kabul edilmeleri üzerine arabuluculuk sistemine gittiği bilinmektedir. Bu yazımızda konunun dava edilmesi üzerine tarafların yapacakları işlemler ve yargısal süreç hakkında görüşlerimi açıklayacağım. Bundan sonraki yazımda ise konunun arabulucuya gitmesi ve arabulucu tarafından bir bedel düzeltilmesi yapılıp yapılmaması uygulaması üzerinde duracağım.

FATURA NEDİR?

Vergi Usul Kanunu’nun 229’ncu maddesinde fatura; ‘’satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika’’ olarak tanımlanmıştır. 230’uncu maddesinde ise faturanın şekli, içermesi gereken asgari bilgiler sayılmıştır. 231’inci maddesinde de fatura düzenlenmesinde uyulacak kurallar ve 232’nci maddesinde ise fatura kullanma mecburiyetine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Bu konular bilinen şeyler olduğu için ayrıntısı üzerinde durmuyorum.

e-Fatura uygulaması ise; aynı Kanun’un mükerrer 242’nci maddesinin 2 numaralı fıkrasında yer alan hükmün Hazine ve Maliye Bakanlığı’na verdiği yetkiye istinaden; düzenlenmesi, müşteriye verilmesi, müşteri tarafından da istenmesi ve alınması zorunlu olan faturanın, kağıt belge yerine elektronik ortamda, elektronik belge olarak düzenlenmesi, muhatabına iletilmesi ve elektronik ortamda muhafaza ve ibraz edilmesine imkan veren uygulamadır.

FATURAYA İTİRAZ SÜRESİ VE YETKİLİ MAHKEME

Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2’nci maddesi; “Bir faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa içeriğini kabul etmiş sayılır.” Şeklinde düzenlenmiştir. İçerikten amaç; faturanın içeriğindeki bilgiler yani, faturanın içerdiği satılan malın veya alınan hizmetin açıklanması için olabileceği gibi, bu mal veya hizmetin tutarı veya faturanın tarihi ile ilgili de olabilir.

Faturayı alan taraf, sekiz gün içinde faturanın içeriğine itiraz etmişse, fatura içeriğinin önceden yapılmış sözleşmeye uygun olduğunu faturayı düzenleyen tacir ispat etmelidir.

Yasa ile öngörülen 8 günlük itiraz süresinin başlama zamanı tebliğ tarihinden sonraki günden mi, yoksa tebliğin yapıldığı günden mi başlayacağı tartışmalıdır. Uygulamada ve yargıda farklı görüşler olduğu görülmektedir. Bu nedenle dava açmak için süre konusunda daha özenli davranılmalıdır.

Faturaya dayalı alacak davasında öncelikle görevli ve yetkili mahkemenin belirlenmesi gerekir. Malın değeri ve hizmetin bedelinin önemi yoktur. Bir alacak davası söz konusudur. Yetkili mahkeme borçlunun yerleşim yeri Asliye Ticaret Mahkemeleridir. Yetkili olmayan mahkemelere yapılan başvurular görev ve yetkiye bakımından itirazlara neden olmaktadır.

Diğer önemli konu ise; faturanın teslim şeklidir. Eğer kağıt ortamında düzenlenen bir fatura ise bize göre alma haberli (iadeli taahhütlü) olarak gönderilmelidir.

İRSALİYELİ FATURA DÜZENLEMESİNDE İTİRAZ SÜRESİ

İrsaliyeli faturalarda malın tesliminde malın teslim alındığı yerde irsaliyeli faturayı teslim alan tarafından imzalandığı tarih, yasada gösterilen 8 günlük sürenin başladığı tarih olarak kabulü gerekmektedir.

Mal veya hizmet sunanı ile bunları alan arasında yazılı bir sözleşme olabileceği gibi sözleşme, Kanunun 21/3 maddesinde belirtildiği şekilde telefon, telgraf, bilişim teknolojisi aracılığı yani sosyal medya aracılığı ile veya sadece sözlü olarak da kurulabilir.

Yukarıda anlatıldığı üzere taraflar arasında herhangi bir sözleşmenin bulunmaması durumunda, fatura düzenleme bir dolandırıcılık işlemi olduğunun kabulü gerekir.

FATURA MİKTARINA YA DA TAMAMINA İTİRAZDA YAPILACAK İŞLEMLER

Fatura bedelinin tamamının ya da bir kısmının anlaşmazlık konusu olması halinde Vergi Usul Kanunu’nun ispat külfeti, belge düzeni, kayıt zamanı, hesap dönemi ve ispat edici belgeler olarak düzenlenen hükümlerine göre işlem yapılması gerekir.

İşletme kayıtlarında tahakkuka ilişkin bir belge olan faturanın, malın teslimi veya hizmetin ifasından itibaren, bedelin tahsil edilip edilmediğine bakılmaksızın, yedi gün içerisinde müşteri yani malı satın alan veya kendisine iş yapılan adına düzenlenmesi ve işlemin taraflarınca fatura muhteviyatı muamelenin yasal süreler dahilinde yasal defterlere intikal ettirilmesi gerekmektedir.

Bu amaçla da mal ve hizmet sunanın fatura bedelini hasılat kayıtlarına, mal ve hizmet alanın da anılan faturayı gider veya maliyet unsuru olarak defter kayıtlarına intikal ettirmeleri yasal gerekliliktir.

Vergi Usul Kanunu’nda mevzuatta, kâğıt ortamında düzenlenen faturanın fiziki olarak alıcı tarafından alınmamasına/iadesine ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır. Faturaya ilişkin itiraz durumunda uygulamada, esas itibariyle, ilgili dönem yani işlemlerin defterlere kayıt süresi içinde tüm nüshalar ile birlikte fatura iptali ve yeniden fatura düzenlenmesi, harici dönemlerde ise mal iadelerinde iadeye, mal teslimi ve hizmet ifalarında bedelde satıcı aleyhine sonradan meydana gelen değişikliklerde ise bedelin düzeltilmesine yönelik olarak alıcı mükellef tarafından işlemin mahiyetine ilişkin bir açıklamaya yer verilmek ve fatura düzenlenmek suretiyle uygulamada işlem yapılmaktadır.

Dolayısıyla, işlem bedelinin tahsil edilmemesi veya ödenmemesi, bedele itiraz edilmesi ve yargı mercileri nezdinde uyuşmazlık konusu edilmiş olması söz konusu yasal süre içerisinde fatura düzenleme zorunluluğuna etki etmemektedir. Konunun uyuşmazlığa gideceğinin anlaşılması üzerine fatura iptali yoluna gitmek de olanaklı değildir. Vergi hukuku açısından olay ancak, şüpheli alacak karşılığı alacak ayırma ve tahsili mümkün olmaması halinde vazgeçilen alacak olarak işleme tabi tutulmalıdır.

Faturaya itiraz konusunda bu bu kadar açıklamayı yeterli görürüyor bundan sonraki uygulama konusu olabilecek konunun dava konusu edilerek arabulucuya gitmesi halinde düzeltilmiş yeni bedel konusunu vergi hukuku açısından incelemeye çalışacağım.

Buna göre, somut durumda, çeşitli nedenlerle bedele yönelik itiraz neticesinde arabuluculuk müessesi dahilinde anlaşılan/uzlaşılan tutar üzerinden, verilen proje çizim hizmetine ilişkin olarak yeni bir fatura düzenlenmesi mümkün bulunmamakta olup, alıcı tarafından adınıza bedelin düzeltilmesine yönelik olarak düzeltme amaçlı bir faturanın düzenlenmemesi halinde, ilgili dönemde yasal kayıtlara intikal ettirdiğinizi belirttiğiniz söz konusu fatura tutarı ile sulh olunan tutar arasındaki fark için, aşağıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde işlem tesis edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Vergi Usul Kanununun 322’nci maddesinde, "Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar değersiz alacaktır.

Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler.

İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler." hükümleri yer almaktadır.

Bu madde uygulamasında, bir alacağın değersiz alacak sayılabilmesi için alacağın iş ve işletme ile ilgili olması, ticari veya zirai faaliyet sonucu olarak doğmuş bulunması, kazaî bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre alacağın tahsiline olanak kalmadığının anlaşılması gerekmektedir.

ÖRNEK BAZI YARGITAY KARARLARI

Aşağıda bazı Yargıtay karar özetlerinin uygulayıcılara yararlı olması için özetlenerek sunulmuştur.

Faturanın kesinleşmiş ve tarafları bağlayıcı olduğunun kabul edilebilmesi için, fatura konusu işle ilgili yanlar arasında sözleşme yapıldığının yasal delillerle kanıtlanması ve bedeli uyuşmazlık konusu işin de kabul edilebilir yeterlikte iş sahibine teslim edildiğinin yüklenici tarafından kanıtlanmış olması zorunludur. Mahkemenin kabulünde ve somut olayda olduğu gibi, açıklanan koşullar gerçekleşmeden sadece faturanın karşı tarafa tebliğ edilmiş ve itiraz edilmemiş olması yanlar arasında akdi ilişkinin kurulmuş olduğunu, iş bedelinin istenebilir olduğunu kanıtlamaz. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 7.3.2008 tarih ve E. 2007/2029, K. 2008/1483 sayılı Karaı).

Faturayı alan kimsenin, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde kapsamı hakkında itirazda bulunmaması sonucu fatura kapsamını kabul etmiş sayılabilmesi için faturanın, yanlar arasındaki yazılı sözleşme şartını değiştirecek içerikli olmaması gerekir. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 14.2.2007 tarih ve E. 2006/7750, K. 2007/882 sayılı Kararı).

Davalı alım satım ilişkisini kabul etmemektedir. Bu nedenle davacının fatura deliline dayanabilmesi için, faturada yazılı malı davalıya teslim ettiğini, bu teslimin borç doğurucu sözleşmesel hukuki bir ilişki sonucu olduğunu, faturanın da bu ilişki sonucu düzenlenmiş olduğunu genel ispat kurallarına göre (yemin teklifi dahil) kanıtlaması gerekir. Çünkü tebliğ edilen faturaya sekiz gün içinde itiraz edilmemiş olması hali, faturada yazılı malın alıcıya teslim edildiğini göstermez, bu sadece malın fiyat ve adedi yönünden içeriğini kabul anlamına gelir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 6.10.2005 tarih ve E. 2005/8385, K. 2005/9627 sayılı Kararı).

[email protected]