İMF yerine McKinsey krizi kerize uyandıracak mı?

1789 yılı Fransız Devrimi Dünya tarihinin önemli bir dönüm noktasıdır. Demokrasi ve aydınlanmanın başlama dönemidir. Paris’teki yoksullar ayaklanmış. Halk isyanda. Yiyecek ekmekleri yok. Kraliçe Marie Antoinette; “ekmek bulamayanlar pasta yesin” şeklinde öneride bulunuyor. Sayın Cumhurbaşkanı’mız da Gaziler Gününde yaptığı konuşmada "Bu millet topyekun gazi bir millettir… Kriz, mıriz yok sakın inanmayın bunlar manipülasyondur. Güçlenerek geleceğe yürüyoruz.’’ Demişti.

Şimdi de krızi kabul edercesine; ‘’ "Rahip Brunson olayının bizim ekonomimizle yakından uzaktan alakası yoktur, sıkıntı yakında aşılacak. " Demiş. Biraz kabul ediyor gibi.

Kraliçe Marie Antoinette’nin söyleyip söylemediği tarihçiler arasında tartışmalı olsa da; Cumhurbaşkanı’mızın milyonlara karşı TV ve gazetelerde söyledikleri ise tamı tamına krızin olmadığı şeklinde! ‘’Külliye de kriz yok tabi. Kriz mutfakta. Fakirde fukarada.

Şimdi bazı ekonomik değerlerin panoramasını yapalım. Orta Vadeli Proğram nasıl Yeni Ekonomik Proğram oldu onu görelim. IMF yerine getirilen McKinsey’i inceleyelim. Kriz var mıymış, yok muymuşu görelim?

GENÇ İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 20

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Haziran 2018 döneminde geçen yılın aynı dönemine göre işsizlik oranı %10,2 olarak açıkladı. 15-24 arası genç nüfusun işsizlik oranı % 19,4, 15-64 arası işsizlik oranı ise % 10.4 olarak gerçekleşmiş. Resmi rakamlara göre genç nüfusun yaklaşık %20’si işsiz. TÜİK hesaplamalarına göre; genç nüfusumuz 24 milyon. Yüzde 20’si 4 milyon 800 bin etmektedir. Ekonominin krize girdiği şu dönemde bu rakamın daha da artacağı gözlenmektedir. Tüketime dayalı, hormonlu büyümenin genç nüfusta işsizliği getirdiği sonuç işte bu!

CARİ AÇIK NEDİR VE NE KADARDIR?

Cari açık, bir ülkenin diğer ülkelerden aldığı yani ithal ettiği malların; diğer ülkelere sattığı yani ihraç ettiği mallardan fazla olma durumudur. Yani, ithal ettiği mallara ve hizmetlere ödediği miktar, ihraç ettiği mallar ve hizmetlere ödediği miktardan fazla ise bu olumsuz fark cari açıktır.

Cari açığı düşürmek için ithal ettiğimiz mallara karşılık ihraç ettiğiniz mallarımızın değerini artırmamız gerekir. Bunu yapmak için de üretim yapıp ihraç etmemiz gerekir.

Diğer bir önlem de ithal edilen mallara kotalar ve vergiler koymak suretiyle ülke içine giren malları sınırlandırmanız. Globalleşen günümüz dünyasında insan ihtiyaçlarının çeşitliliği ve artması nedeniyle bu çok mümkün olanaklı değildir.
Sorunun çözümü, ithalat dayalı ekonomik düzen yerine; üretime dayalı sanayi ürünü mallarının küresel pazarlarda da rekabetini arttırmakta.

Ekonomiyi sosyete sofralarının havyarından tutun da; hayvan besleyen besicinin samanına kadar her şeyi ithal edecek konuma getirirseniz cari açığınız da 60 milyar dolara dayanır tabi!

İÇ VE DIŞ BOR TOPLAMI NE KADAR?

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 20 Eylül 2018 tarih ve 2018/127 sayılı Basın Duyurusunda Merkezi Yönetim brüt borç stoku yani Kamu borcu 31 Ağustos 2018 tarihi itibarıyla 1.153,5 milyar TL olarak gerçekleştiği resmi ağızdan açıklandı.

Bu borç stokunun 579,4 milyar TL tutarındaki kısmı Türk Lirası cinsinden, 574,1 milyar TL tutarındaki kısmı ise döviz cinsinden borçlardan oluşmakta olduğu açıklandı.

OVP NEDİR, NASIL YEP OLDU?

Orta Vadeli Proğram (OVP) 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunun 16’ncı maddesi uyarınca; gelecek üç yıla ilişkin toplam gelir ve gider tahminleri, borçlanma durumu, kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içeren ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan Yüksek Planlama Kurulu tarafından karara bağlanarak Resmî Gazete’de yayımlanır.

Kanundaki adıyla (OVP) olan proğramın adı durduk yerde Yeni Ekonomik Proğram (YEP) olmuş. Ama içi eskisi gibi ‘’caktır, cuktur’’larla dolu. Yani bu proğramın daha önce sunulanlardan içerik olarak bir farkı yoktur. Fark sadece McKinsey denilen dış denetim şirketinin Hazine’mizi denetlemesi.

MCKİSNEY DE NEDİR?

Maliye Müfettişi kökenli, yeminli mali müşavir daha önce Cumhuriyet Gazetesi’nde yazılarını izlediğim halen Aydınlık Gazetesi’nde yazıları yayınlanan değerli üstadım Mustafa Pamukoğlu McKisney hakkında Aydınlık Gazetesi’ndeki yazısında: ‘’Bu şirket, esas misyonu kutsal kitabı dünyada yaymak, Müslüman ülkelerin kafasını karıştırmak amacıyla ekonomik unsurlarla ülke hayatına müdahale eden bir Amerikan şirketidir.

Yüzyılladır Hristiyan misyonerlerinin yaptığını yeni Evangelistler yapmakta. İşte McKinsey de ’ekonomik görüntülü bir dinsel misyoner kuruluştur,’ diyebiliriz. Misyonerliğini ekonomik danışmanlık vererek ve büyük paralar alarak -buna haraç da diyebiliriz- hükümetlerin ekonomik ve mali politikalarına yön verir. McKinsey’in İstanbul ofisini 1995 yılında açmıştır. 1980’lerin ortasında, Türkiye’nin Avrupa Birliği başvurusu şekillendirmesine de yardımcı olmuştu! McKisney Dünyada faaliyet gösteren ve iflas eden ünlü enerji devi ENRON’a da danışmanlık yapmıştı.2000 yıllarda İstanbul Ofisi’nde çalışan danışman kadrosu 30 kişiye ulaşmıştır. Bakalım Devleti denetlemek için kadrosunu ne kadar artıracak? Ama bilelim McKisney=IMF’dir.

IMF ile anlaşmaktan korkan Hükümet, IMF’nin bir yan kuruluşu olarak da kabul edebileceğimiz ve IMF’nin politika ve çalışma esasları dışında hareket etmeyecek McKinsey’e YEP hedefleri ile ilgili denetim ve danışmanlık görevi verdiyse IMF’ye hoş geldin demek yanlış olmaz.’’ McKinsey Devlet’in hedeflerine, sonuçlarına bakacak. Daha önce Ordu’muzun kozmik odasına girildiği gibi şimdi de Türkiye Maliyesi’nin, Hazine’sinin mahremine girecektir.
McKisney’le nasıl bir sözleşme imzalanmış, ne kadar ücret ödenecek belli değil. O belli değil de Tekirdağ Milletvekili CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın Hazine kayıtlarından edindiği bilgilere göre; bu yılın ilk 8 ayı dahil olmak üzere, 2015 yılından bu yana danışmanlık hizmeti adı altında 70 milyar lirayı aşan ödeme yapıldığını görmekteyiz.

KAMU DENETİMİ DEVRE DIŞI

Türkiye’de Özal ile başlayan Devlet’in kamu denetimini istememesi AKP ile doruğa ulaştı. Bakanlık’lardaki müfettişlik ve kontrolörlük denetim birimleri kaldırıldı. Kamu iç denetçisi diye işe yaramaz bir denetim getirildi. Devlet Denetleme Kurulu, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu var mı yok mu bilen yok!

Devlet adamı yetiştiren kurumu haline gelen tarihi Maliye Teftiş Kurulu, Maliye Hesap Uzmanları Kurulu, Gelirler Kontrolörlüğü ile Vergi Denetmenliği denetim kurulları kapatılarak Amerika ve Batı Spekülatörlerinin istekleri doğrultusunda tek çatıda birleştirildi. Tarihi misyonları ve gelenekleri yok edildi. Kamu İhale Kurulu ve benzeri kurullar ya kaldırıldı ya da işlevsiz hale getirildi.

TBMM adına denetim yetkisi bulunan Sayıştay devre dışı bırakıldı. Denetim özelleştirme adı altında yabancılaştırıldı. Ülke’nin bütün özel sektör kuruluşlarının denetimi yabancı kökenli denetim kuruluşları tarafından yapılıyor. Yabancı finans ve denetim şirketleri paralel çalışıyor. Kredi isteyenlere; ‘’seni şu yabancı denetim kuruluşu inceleyecek’’ şeklinde yönlendirmektedirler.
‘’İMF’ye borç verdik!’’ yalanı ile kandırılan halk, bu kez de bir başka yabancı Evangelist Mckisney ile kandırıyor. IMF yerine stand by anlaşması benzeri bir danışmanlık sözleşmesi. Uyan ‘’ey yerli ve milli’’ ninilerle uyutulan AKP’nin potansiyel seçmeni‘’yerli ve millilerimiz!’’

Etiketler
Rize McKinsey