Bir Yanda Yoksulluk Diğer Yanda Lüks ve Şatafat

"Unutulmamalıdır ki güçlü bir ekonomi ancak mutlu ve refah içinde yaşayan bir toplumla mümkün."

ASAL Araştırma'nın Temmuz 2024 anketi, Türkiye’nin en büyük sorununun ekonomi ve hayat pahalılığı olduğunu bir kez daha gündeme getirdi. Ankete katılanların yüzde 64.6’sı ekonomik sorunları en önemli mesele olarak değerlendiriyor. Bu durum, yıllardır süregelen ekonomik dengesizliklerin ve yetersiz politikaların topluma yansıyan en net göstergesi. Ancak bu sonuç, yalnızca ekonominin kötü yönetildiğini değil, aynı zamanda siyasetçilerin ve yetkililerin halkın ihtiyaçlarına duyarsız kaldığını da ortaya koyuyor.

HALK HER ŞEYİN FARKINDA

Anket sonuçlarına göre, Türkiye’deki diğer sorunlar ise yüzde 6,2 ile mülteciler konusu, yüzde 5,5 ile adalet, yüzde 3,4 ile işsizlik ve yüzde 3 ile eğitim. Anlayacağınız, politikacılar tarafından cahil olarak görülen vatandaş, aslında gerçek sorunların dibine kadar farkında.

EKONOMİK SORUNLARIN KAYNAĞI

Türkiye ekonomisinin kronikleşen sorunlarının başında hayat pahalılığı, işsizlik ve gelir dağılımındaki adaletsizlik geliyor. Bu sorunlar, yalnızca ekonomik büyümenin yavaşlamasına değil, aynı zamanda toplumsal huzursuzluğun artmasına neden oluyor. Ekonomik kriz dönemlerinde uygulanan yanlış politikalar, halkın alım gücünü düşürmüş ve hayat pahalılığını artırmış durumda.

POLİTİKACILARIN TUZU KURU

Ekonomik krizlerin yaşandığı yıllarda, politikacıların ve üst düzey yetkililerin gelirlerinde ve yaşam standartlarında herhangi bir düşüş olmaması ise dikkat çekici. Örneğin, 2024 yılında milletvekili maaşı yaklaşık 79.400 TL oldu. Yan gelirler, ekstra emekli maaşlarını ve çeşitli özlük haklarını da hesaba katarsak, delirmemek mümkün değil.

Milletvekillerine ücretsiz verilen diğer ayrıcalıklar arasında özel sağlık hizmetleri, lüks makam araçları, yurtdışı gezileri, konut ve kira yardımları, ucuz meclis yemekleri ve daha neler neler var. Halkın büyük bir kısmı temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanırken, milletvekillerinin maaşlarına yapılan zamlar ve sahip oldukları bu tür ayrıcalıklara kızmamak elde değil.

VATANDAŞIN DURUMU

2024 yılı itibariyle emeklilerin en düşük maaşı 12.500 TL ve asgari ücret 17.002 TL. Bu maaşlar, milletvekili maaşlarıyla kıyaslandığında aradaki uçurum açıkça görülüyor. Milletvekili maaşı, asgari ücretin yaklaşık 4.7 katı, en düşük emekli maaşının ise yaklaşık 6.4 katı. Bu durum, gelir dağılımındaki adaletsizliği ve halkın büyük bir kesiminin yaşadığı ekonomik sıkıntıları gözler önüne seriyor.

VATANDAŞ ŞİKAYET ETMEKTE HAKLI MI?

2020 ile 2024 arasındaki fiyat farklarına bakarak durumun ciddiyetini anlamak mümkün:

● 2020 yılında 1.5 TL olan ekmek fiyatı, 2024 yılında 12 TL'ye yükseldi. Bu, yüzde 700'lük bir artış demek.

● 2020 yılında 6 TL olan bir litre benzin, 2024 yılında 45 TL'ye çıktı. Bu, yüzde 650'lik bir artış anlamına geliyor.

● 2020 yılında 1 kWh elektrik ücreti 0.71 TL iken, 2024 yılında 3.75 TL oldu. Bu, yüzde 428.17'lik bir artışa denk geliyor.

● 2020 yılında ortalama 1500 TL olan aylık kira, 2024 yılında 10.000 TL’ye ulaştı. Bu, yüzde 566.67'lik bir artış demek.

● 2020 yılında 125 TL olan 12 kg mutfak tüpü, 2024 yılında 790 TL’ye çıkmış. Bu, yüzde 532'lik bir artışa denk geliyor.

Anlayacağınız, halk bağırmasın da kim bağırsın…

POLİTİKACILAR ORALI BİLE DEĞİL

Ekonomik sorunların çözümü için atılması gereken ilk adım, doğru ve etkili ekonomik politikaların hayata geçirilmesidir. Hayat pahalılığı sorununun çözülmesi, işsizliğin azaltılması ve gelir dağılımındaki adaletsizliklerin giderilmesi ancak uzun vadeli bir planlama ve kararlılıkla mümkün. Bu arada, eğitim ve adalet sistemlerinin güçlendirilmesi de ekonomik kalkınmayı destekleyici diğer önemli adımlar.

Anket sonuçları, halkın ekonomi ve hayat pahalılığı konusundaki endişelerinin büyüklüğünü açıkça ortaya koyuyor. Ancak politikalar ve politikacılar ile ilgili geçmiş deneyimler gösteriyor ki halkın sesi duyulmuyor ve talepler ısrarla karşılanmıyor.

Ekonomi ve hayat pahalılığı, yıllardır Türkiye'nin en büyük sorunu olmaya devam ediyor. Halkın ihtiyaçlarının tamamının karşılanması bir yana, temel ihtiyaçları bile karşılayamıyor. Büyük bir kesim açlık sınırının altında yaşamaya mahkum ediliyor. Oysa yetkililere düşen en büyük sorumluluk, halkın ihtiyaçlarına duyarlı olmak ve çözüm odaklı politikalar geliştirmektir.

SON SÖZ

Ekonomik sorunların çözümü, sadece rakamlarla değil, insan odaklı politikalarla mümkün. Unutulmamalıdır ki güçlü bir ekonomi ancak mutlu ve refah içinde yaşayan bir toplumla mümkün.