Türkiye Eylül’de Faiz İndirecek mi?

Ancak umarım bu dönüm noktası, artık ekonominin gerçekleri ile yüzleşmek olur. Ekonominin, sadece para politikalarından ibaret olmadığını bu ülkeyi yönetenler umarım fark eder. Ekonominin üç beş ballıdan ibaret olmadığını asıl unsurun vatandaş olduğunu artık görürler.

Türkiye Eylül’de Faiz İndirecek mi?

Jackson Hole Ekonomi Politikası Sempozyumu sona erdi. Bu toplantıda, dünya genelindeki büyük merkez bankaları, para politikalarına dair kritik mesajlar verdi. ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell, Eylül ayında bir faiz indirimi yapılabileceğini neredeyse ilan etti. Diğer büyük merkez bankaları da benzer sinyaller verdi. Peki, bu gelişmelerin ışığında Türkiye ne yapacak? Bizde de Eylül’de bir faiz indirimi gelir mi, yoksa yüksek faize devam mı?

Kısa Bir Hatırlatma

COVID-19 pandemisi sonrası dünya, enflasyonun etkilerini derinden hissetmiş; özellikle ABD başta olmak üzere küresel merkez bankaları, faiz oranlarını hızla yükseltmek zorunda kalmıştı. Bu yüksek faiz ortamı, uzun bir süre devam etmiş; ancak resesyon korkusuyla yolun sonuna gelindiğinin işareti, geçen haftalarda verilmişti.

Powell Neredeyse İndirim Açıklaması Yaptı

Powell, Wyoming'deki Jackson Hole toplantısında yaptığı konuşmada, para politikasında bir ayarlama zamanının geldiğini belirterek Eylül ayında bir indirim yapılacağını neredeyse açıkladı. Belli olmayan tek şey, ne kadar faiz indirimi yapılacağı konusu. Bu arada sadece ABD Merkez Bankası Başkanı Powell değil, İngiltere ve Avrupa Birliği (AB) başta olmak üzere, diğer önde gelen merkez bankası başkanları da benzer açıklamalar yaptılar.

Gelelim Türkiye’ye…

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın bu yıl içinde faiz indirip indirmeyeceği, hem iç hem de dış dinamiklere bağlı olarak şekillenecek. İç dinamiklere baktığımızda, sorun sadece yüksek enflasyon oranları gibi gözükse de asıl mesele döviz. Çünkü Türkiye'de olası bir faiz indirimi, dövize olan talebi artıracak ve döviz kuru üzerinde baskı oluşturacak.

Carry Trade Her An Kaçabilir

Artık hepiniz biliyorsunuz; carry trade, düşük faizli ülkelerden borçlanarak yüksek faiz oranlarına sahip ülkelere yatırım yaparak kâr elde etme stratejisi. Türkiye, son dönemde yüksek faiz oranları nedeniyle carry trade için cazip bir ülke konumunda.

Ancak faiz indirimi yapıldığında, carry trade yatırımcıları hızla pozisyonlarını kapatıp ve dövize yönelirler. Bu durumda döviz kuru yükselir, ithalat maliyetleri artar, fiyatlar yükselir ve enflasyon daha da kontrolden çıkar. Bunu gören yerel yatırımcılar da dövize hücum ederler ve bunun sonucunda yüksek faiz, yüksek işsizlik ve stagflasyon (durgunluk içinde enflasyon) süreci daha da derinleşir.

Dolar Korkusu…

Gördüğünüz gibi, Merkez Bankası’nın faiz indirimine gitmesini zorlaştıran en büyük sorun, enflasyondan çok kaygan döviz zemini. Anlayacağınız, tüm dünya faiz indirimlerini konuşurken bizimkiler faiz indirimi konusunda ya ölü taklidi yapmak zorunda kalıyor yada olası bir faiz indirimi söylentisi gündeme geldiğinde bile dolar hareketlendiği için hemen, “faiz indirimi olmayacak, gerekirse artacak” mesajları vermek zorunda kalıyor.

İki Ucu Pisli Değnek

Birinci uç: Eğer Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, küresel merkez bankaları gibi faiz indirim mesajı vermeye kalkarsa, işlerin karışacağı ayan beyan ortada. Döviz bu mesaja hemen tepki verecek ve merkez rezervleri erimeye başlayacak. Aynı zamanda piyasa, kapalı çarşı makası açılacak ve dolar karaborsaya düşecek. Fiyatlar yükselecek, enflasyon yükselecek, CDS yükselecek ve kredi notları düşecek. Yeni bir kur krizi hoş geldin durumu yani…

2018 yılında Türkiye’de yaşanan döviz krizi, benzer bir senaryonun sonucuydu. Faiz indirimi sonrası döviz kuru hızla yükselmiş, piyasada döviz bulmak zorlaşmış ve ekonomide büyük bir durgunluk yaşanmıştı. Bu tür bir senaryonun tekrarı, 2024'te ekonomiyi daha da kötü bir duruma sokabilir.

İkinci uç: Türkiye Merkez Bankası’nın faiz indirimi yapmaması durumunda ise enflasyon kontrol altında tutulabilir, ama reel sektör ve vatandaş tamamen biter. Yüksek faiz oranları nedeniyle yatırım olmaz, mevcut yatırımlar faize ve faaliyet dışı gelirlere kaçar. İşsizlik, yoksulluk ve şirket iflasları artar. Kayıt dışı ekonomi ve merdiven altı üretim patlar, piyasa tamamen yabancıların kontrolüne geçer.

Günün sonunda sosyal patlama ve yine enflasyon, işsizlik, daralma, iflaslar, stagflasyon…

Sonuç

Küresel Merkez Bankalarının faiz indirimlerine gitmesi, Türkiye ekonomisi için de önemli bir dönüm noktası olacak.

Ancak umarım bu dönüm noktası, artık ekonominin gerçekleri ile yüzleşmek olur. Ekonominin, sadece para politikalarından ibaret olmadığını bu ülkeyi yönetenler umarım fark eder. Ekonominin üç beş ballıdan ibaret olmadığını asıl unsurun vatandaş olduğunu artık görürler. Ve vatandaşın refahının arttırılmadan bu işin içinden çıkılamayacağını anlarlar. Bir ülkenin geliştirilmesinin sahte büyümelerden çok, gerçekten kalkınma olduğunu görürler. Kalkınmanın temelinin ise ülkenin kendi kaynaklarıyla güçlü bir üretim mekanizması oluşturması olduğunu fark ederler.

Aksi takdirde istediğin kadar faiz indir, kaldır; sonu hep aynı olacak:

Fakirleşme, bağımlılık ve beka sorunu...

Benden söylemesi…

Etiketler
Selçuk Geçer Merkez Bankası Faiz