Biden’ın Ukrayna karnesi: Şimdilik iyi, geleceği meçhul
Fivethirthyeight analiz şirketinin anket ortalamalarına göre ABD Başkanı Joe Biden’ın görev onayında son bir haftadır yaklaşık üç puanlık bir artış...
Fivethirthyeight analiz şirketinin anket ortalamalarına göre ABD Başkanı Joe Biden’ın görev onayında son bir haftadır yaklaşık üç puanlık bir artış yaşanıyor. Biden’in görev onayı Afganistan’da yaşanan kaotik çekilme süreci, ABDli askerlerin IŞID saldırısında hayatını kaybetmesi, artan enflasyon gibi nedenlerle Ağustos ayından itibaren düşüyor, Biden’in siyasi kariyerinin bittiği yorumları yapılıyordu. Henüz araştırmalar ve veriler net olmasa da Biden’in düşen görev onayı trendinin kaderinin değişmesinde Rusya’nın Ukrayna işgalinin önemli bir payı olsa gerek.
Biden’in Ukrayna karnesi şimdilik pek iyi; bu başarılı performansın gerçekleşmesindeki en büyük katkının sahibi ise Putin. Biden’in gelecekteki karne notu ise ekonomik nedenlerden dolayı henüz meçhul.
ŞEFAF SÜREÇ YÖNETİMİ
Biden, Afganistan’da yaşanan çekilme sürecinin aksine yönetime gelen her türlü istihbarat bilgisini hem kamuoyu hem de müttefiklerle detaylı bir şekilde paylaştı. İşgal başlamadan önceki iki ay boyunca Biden yönetimi, Rusya’nın atacağı adımları, hukuksuz işgali meşru kılmak için ileri süreceği argümanları teker teker açıkladı. Açıklanan her bir istihbarat bilgisi de doğru çıktı ve Rusya, Biden yönetiminin ifşa ettiği eylem planını adım adım uyguladı.
Biden, Afganistan sürecinde Taliban’ın hızlı bir şekilde kontrolü ele geçirmeyeceğini açıklamıştı, fakat basın kaynakları ordunun Biden’a farklı yönde istihbarat verdiğini iddia etmiş ve Biden yönetiminin ordu kaynaklarına yeterince güvenmediğini ileri sürmüştü. Taliban’ın hızlı bir şekilde kontrolü ele geçirmesi, ABD’nin ve Afganların kaotik tahliye süreci ise büyük bir rezalete, insanlık dramına sebep olmuştu. Biden bu durumun tekrar edilmemesi, beklentilerin boş yere yükseltilip karşılık kalmaması için en başından beri olabilecek en kötü senaryoyu detaylarıyla halka açıkladı. ABD halkını ve dünyayı olabilecekler konusunda uyardı. Böylece, Ukrayna’nın işgal edilmesi doğrultusunda yaşanacak bir şok ve korkutma girişimini de bertaraf etmiş oldu.
ABD İŞTE ŞİMDİ MASAYA GERİ DÖNDÜ
Biden’in en büyük seçim vaadi, Trump döneminde bozulan NATO ve Batı ittifakını canlandırmak, dünyadaki liberal demokrat ülkeleri Çin ve Rusya’ya karşı oluşturulacak bir “demokrasi ittifakı” çerçevesinde birleştirmekti. Fakat, Biden’in başkanlığının ilk gününden itibaren ne Batı ittifakı ne ABD’nin alışılmış müttefikleri bütçe çıkaramayan, Afganistan’dan çekilme operasyonunu beceremeyen, Rusya’ya sert mesajlar veremeyen ve Trump’ın yeniden seçilme şansının gölgesinde kendisini ABD halkına açıklayamayan bir yönetime koşulsuz güvenmeyi tercih etmedi.
Biden’in en büyük seçim vaadinin gerçekleşmesini sağlayan ise Rusya devlet başkanı Putin oldu. Putin dünyadaki en temel hukuk normlarını yok sayıp BM üyesi bir ülkenin meşru sınırlarını, bağımsızlığını ve egemenliğini ayaklar altına aldı, gözünü Rus azınlıkların yaşadığı topraklardan ötesine, rejim değişikliği amacıyla Kiev’e dikti. Biden, en başından beri istihbaratı Avrupa ülkeleri ve dünya kamuoyuyla paylaştığı için Batı ittifakının yaptırımlar konusunda önceden hazırlanmış bir yol haritası vardı.
Kamuoyunun ve kanaat önderlerinin de önceden hazırlıklı olarak arttırdıkları tepkiler Putin’in bombalarıyla yükselince, SWIFT yaptırımı, Kuzey Akım 2 gibi konulardaki uyuşmazlıklar hızlıca aşıldı ve Avrupa Birliği ve ABD aynı anda çok sert yaptırım kararları açıkladı. Hem Trump hem Biden’in yıllardır ikna edemediği Almanya’yı Kuzey Akım 2’yi durdurmak konusunda Putin ikna etmiş oldu, bu koordine yaptırımların mimarı da dünya nezdinde Biden olarak karşımıza çıktı.
YA UKRAYNA DÜŞERSE
Her ne kadar Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky, NATO’nun Ukrayna hava sahasını kapaması ve aktif bir şekilde silah yollamaya, hatta uçak temin etmeye, devam etmesini talep etse de Biden, bir senedir Rusya ile silahlı bir çatışmanın içine ABD’yi çekmeyeceğini belirtiyor. Biden işgal başlamadan önce Amerikalı sivillerin korunması için bile Ukrayna topraklarına Amerikan askerlerinin girmeyeceğini, kendisi başkanken bir dünya savaşına sebep olmayacağını belirtti. Bunun sebebi Rusya’nın nükleer silahlara sahip olması veya NATO üyesi Doğu Avrupa ülkelerine saldırma ihtimalinin yanı sıra, ABD halkının Irak İşgalinden sonra dış müdahalelere tepkili bir hale gelmesi, askeri operasyonlara yönelik desteğin halk nezdinde azalmasıydı. Biden, ABD askerlerini ABD halkının ismini yeni öğrendiği bir ülkeye ölmeye gönderirse kendi partisinin geleceğini ateşe atacağının oldukça farkında.
Bu nedenle, Biden en başından beri ABD halkını Ukrayna’nın düşme, Kiev’in işgal edilme ve Zelensky’nin gücü kaybetme ihtimaline hazırladı. Başarı parametresini hiçbir zaman Rus ordusunu durdurma üzerinden çizmedi. Hatta Rusya’nın hızlı bir şekilde ilerleyeceği iddialarını aktif bir şekilde dile getiren Amerikalı yetkililer, Ukrayna’nın direnme gücü karşısında şaşırdı ve bunu yapılan silah yardımına da bağlayarak bir başarı olarak sundu. Biden’in başarı parametresi her zaman Batı ile ortak yaptırım kararları almak ve Rusya’nın ekonomisine zarar vermekti. Putin yıllardır AB ve Batı’nın birlikteliğini kırmak için aşırı sağ, AB karşıtı partilere destek verdiği için Batı’nın birleşmesi pek de olası görünmüyordu, fakat Putin’in vicdan sarsan eylemleri en sadık dostlarının bile gemiyi terk etmesine sebep oldu, Batı’yı birleştirdi. Böylece Biden da başarılı bir şekilde işin içinden çıktı.
RUSYA YAPTIRIMLARI AMERİKALININ CEBİNİ YAKINCA NE OLACAK?
Biden’in karnesinin şerhli bir şekilde iyi olduğunu söyleme sebebim, yaptırımların halkta yaratacağı tepkiyi nasıl karşılayacağının belirsiz olması. Biden, Rusya yaptırımlarını açıklarken bunun ABD ekonomisini enerji ve petrol fiyatları açısından etkileyeceğini, ama özgürlük ve demokrasinin bir bedeli olacağını belirtti. Biden yönetimi, aktif bir şekilde İran, Suudi Arabistan, Venezuela ve BAE yönetimleriyle iletişime geçerek petrol satışları için alternatif senaryolar oluşturmaya çalışıyor. ABD’nin bu ülkelerle yakınlaşma sürecine girmesi, Biden yönetimine eleştirileri arttırabilir. Özellikle İran ve Venezuela ile bazı konu başlıklarında iş birliği Cumhuriyetçilerin sönen muhalefetini 2022 ara seçimlerine doğru yükseltebilir. Fakat, Biden’in önündeki en büyük soru işareti ABD’de zaten artan enflasyonun yaptırımların etkilerinin birleşmesiyle enerji fiyatlarında bir artış yaşanması durumunda halka yaşananları nasıl açıklayacağı. “Bize ne Ukrayna’dan” diyenlerin izlenilirliğinin yüksek olduğu, zamanında Putin’i açık açık savunan Putincilerin şimdi “yaptırımlar bize zarar verecek, gereksiz” söylemini yaymaya başlaması karşısında Biden’in soyut bir demokrasi söylemiyle halkın somut ekonomik sıkıntılarını karşılayabilecek mi? Amerikalılar Ukrayna’da öldürülen çocuklar için yüksek fiyattan benzin almaya rıza gösterecek mi? Oldukça meçhul.