Orban’ın zaferi, Trump’ın umudu
Geçtiğimiz Pazar günü, Macaristan sandık başına gitti. 2010’dan beri başbakanlık görevini üstlenen Fidesz partisinin lideri Orban, sandıktan büyük bir zaferle...
Geçtiğimiz Pazar günü, Macaristan sandık başına gitti. 2010’dan beri başbakanlık görevini üstlenen Fidesz partisinin lideri Orban, sandıktan büyük bir zaferle çıktı. Oyların %53’ünü alan Fidesz ve koalisyon ortağı, mecliste de anayasayı değiştirebilecek kritik 2/3 çoğunluğunu elde etti. Macaristan seçimleri Türkiye’de de büyük bir ilgiyle takip edildi. Bu yoğun ilginin başlıca sebebi Macar muhalefetini oluşturan liberallerin, sosyalistlerin ve milliyetçilerin birleşerek altı partili bir seçim koalisyonu ve ortak bir başbakan adayıyla seçime girmesiydi. Kendi seçim bölgesinde dahi Fidesz’in adayına 10 puanlık bir farkla yenilen ortak başbakan adayı Peter Marki-Zay ve iktidar partisinin 19 puan gerisinde yarışı tamamlayan muhalefet ittifakı, herkes tarafından ülkemizin bir aktörüne benzetildi, Türkiye için olası senaryolar için analizlerde kullanıldı.
Seçimleri yakından takip eden tek ülke Türkiye değildi. ABD sağı da seçimleri oldukça yakından takip etti. Bunun sebebi ise özellikle Cumhuriyetçi Parti’nin Trump kanadı ile Macaristan Başbakanı Viktor Orban arasındaki ideolojik ve organik bağın oldukça güçlü olmasıydı.
Hıristiyan Siyaset Yoldaşlığı
Viktor Orban, aktif siyasete girdiğinden beri Trump’ın örnek aldığı bir isim. Orban’ın mültecilere karşıtı politikaları ve bu politikalar nedeniyle AB bürokrasisi ile yaşadığı gerilimler Trump’ı ve destekçilerini oldukça etkiledi. Trump kamuoyuna Orban’ın mülteci politikasından ilham aldığını sık sık dile getirdi, yeri geldiğinde aynı söylemleri aynı cümlelerle kullandı. Mülteci karşıtlığını özellikle Müslüman mülteciler üzerine kurulan korkular ve İslamofobik duygularla harmanlayan Orban ve Trump, sınır güvenliğini arttırma, duvar inşa etme gibi seçim söylemleriyle seçmenlerini birleştirdi. İki yönetim de mültecilerin geçici olarak konakladığı iltica merkezlerinde koşulların kötü olması ve iki ülkenin mültecilerin gelmekten çekineceği bir güzergâh olması için özel bir çaba harcadı, bu politikaları eleştiren muhalefeti ise “mülteci sever” olarak adlandırdı.
Orban’ın genel olarak ABD sağını etkilediği bir diğer özelliği ise “Hıristiyan siyaset” idi. Orban, özellikle AB’nin liberal değerlerine karşı muhafazakar ve heteroseksüel aile yapısını temel alan değerleri savundu. AB’yi eşcinsel lobisinin yönettiği bir kurum olarak tanımladı, eşcinsel lobisine karşı uluslararası bir mücadele verdiğini belirtti. Trump yönetimi yeri geldiğinde BM nezdinde kürtaj hakkına karşı çıkan, eşcinsel haklarına karşı aile kavramını temel alan uluslararası deklarasyonları Macar hükümeti ile birlikte imzaladı. Orban, Pazar günkü seçimlerde seçim pusulasının yanı sıra halka “Çocuklarınıza LGBTİQ+ eğitiminin okullarda verilmesini onaylıyor musunuz?” önerisini referandum sorusu olarak yöneltirken Florida eyaletinde Cumhuriyetçiler aynı yasanın neredeyse aynı kelimelerle kabul etti.
Macar muhalefeti, Orban’ın bu hamleleri karşısında kendi seçmenini memnun etmek ve AB değerlerini korumak adına LGBTİQ haklarını savununca da Orban tarafından “Macar ailelerini yok etmek”le suçlandı, çocukları eşcinsel olmak konusunda özendirdikleri belirtildi. Cumhuriyetçiler de özellikle 2022 ara seçimleri yaklaşırken Demokratların trans sporcu yasaklarına ve okullarda LGBTİQ içeriğinin derste konuşulmasını engelleyen yasalara karşı çıkmasını bu şekilde ele alıyor, Demokratları “eşcinselliği özendirmek”, “pedofiliyi savunmak” ve “aile yapısını yok etmek” ile itham ediyor.
İki grup arasındaki ideolojik yakınlık organik bağlarla birlikte daha da pekişiyor.
Budapeşte-Washington Hattı
Fox News’in belki de Trump dışında en çok sevdiği siyasetçilerin başında Viktor Orban geliyor. Kanalın etkili ve popüler isimlerinden Tucker Carlson programında sık sık Orban’ı övüyor, kendisinin Hıristiyan değerlerini siyasette AB gibi liberallere karşı nasıl koruduğunu büyük bir hayranlıkla anlatıyor. Carlson, geçtiğimiz sene Orban’ın Macaristanı’nı güzel bir örnek olarak ABD halkına anlatmak için Budapeşte’ye gidip bir belgesel dahi çekti. Bu belgesel kapsamında çok özel bir konuk olarak ağırlandı ve Orban ile detaylı bir şekilde konuşma fırsatı yakaladı. Orban söyleşisi büyük bir yankı uyandırdı. Carlson, bu ziyaretinin akabinde Orban’ın en büyük düşmanı olarak gördüğü Macar asıllı Amerikalı liberal iş insanı George Soros hakkında bir belgesel de hazırladı. Carlson bu belgeselde Orban’ın eski bir Soros bursiyeri olduğundan belki bahsetmedi, fakat büyük bir olasılıkla Orban’ın Soros’a karşı verdiği savaştan övgüyle bahsetti. Orban, Soros’un ülkedeki üniversitesine çeşitli baskılar uygulayarak taşınmasına neden olmuş, Soros’un posterlerini asarak hedef göstermiş, Soros’un ülkeye yaptığı bağışları engellemek için Avrupa Birliği Adalet Divanı tarafından hukuka aykırı bulunan birçok yabancı bağış düzenlemesi kabul etmiş ve geçtiğimiz Pazar günkü seçim zaferini Soros’a karşı elde ettiğini belirtmişti.
Sadece Carlson değil, Rod Dreher gibi ünlü muhafazakar düşünürler de çeşitli diyalog çalışmaları kapsamında Macaristan’ı ziyaret etmiş ve Orban yönetimindeki etkin isimlerle geniş istişare çalışmalarında bulunmuş, ABD sağının takip ettiği dergilerde, medya organlarında Orban ve siyasetini öven sayısız içerik yayınlanmıştı.
Trump’ın Zaferi ve Orban
Trump 2020 seçimlerinin hileli olduğunu belirtip Demokratların oy çaldığını iddia ettikten sonra, Orban da aynı söylemleri kullanarak Nisan 2022 seçimlerinden aylar önce muhalefetin oyları çalabileceği ve yenilirse hile nedeniyle kaybedeceğini açıklamış, bir nevi Trump gibi olası bir yenilgiyi kabul etmeme ihtimalini oluşturacak bir zemin hazırlamıştı. Orban’ın bu senaryoyu harekete geçirmesine gerek kalmadı ve büyük bir zafer elde etti. Orban’ın bu zaferi, Türkiye’deki seçimleri yakından takip eden bazı kişileri sevindirirken, bazılarını üzdü. Fakat sanırım bu zafere en çok sevinen isim de Trump oldu. Büyük ihtimalle Florida’daki malikanesinden seçimleri takip eden Trump, kültürel çatışmaların, kimlik siyasetinin ve en önemlisi Hıristiyan aile değerlerinin nasıl seçim kazandırabildiğini bir kez daha görmüş oldu. Orban’ın başarısı Trump’ın 2024 başkanlık, Cumhuriyetçilerin ise 2022 ara seçimlerinde uygulacakları taktiklerin kendi açılarından ne kadar tutarlı ve öngörülü olduğunu ortaya koydu.
Trump’ın olası zaferine bir tuğlayı da yakın dostu, yoldaşı Viktor Orban koydu.