ABD’de yargı vesayeti tartışması

ABD Yüksek Mahkemesi’nin 24 Haziran 2022'de açıklanan 50 yıldır uyguladığı Roe v. Wade içtihadından döndüğü ve kürtaj hakkının artık federal düzeyde korunan anayasal bir hak olmadığına hükmettiği kararının yankıları sürmeye devam ediyor.

16 eyalette kürtaj yasaklandı bile, çoğu eyalette ensest ve tecavüz sonucu gebelik dahi kadınların kürtaj yapması artık yasak. ABD Başkanı Biden, Demokrat Parti mensubu eyalet valileriyle yaptığı toplantıda bazı muhafazakar eyaletlerin kürtaj yaptırmak için kürtajın serbest olduğu eyaletlere seyahat eden kadınları tutuklamaya imkan veren yasal düzenlemeleri kabul edeceğini dahi belirtti.

En sert tepkilerden biri ise Demokrat Parti’nin sol kanadından geldi. 2020 seçimlerinde başkan aday adayı olan, hukuk profesörü Senatör Elizabeth Warren, sol kanadın en genç ve ateşli temsilcilerinden Alexandria Ocasio-Cortez ve ABD’nin ilk başörtülü kadın Kongre üyesi sosyalist Ilhan Omar, yaşanan bu gelişmenin bir yargı darbesi olduğunu açıkladı ve Yüksek Mahkeme’nin yapısının Demokratlarca acilen değiştirilmesini önerdi.

Yüksek Mahkeme’nin yapısının, siyasi bir müdahale ile üye dağılımının değiştirilmesi oldukça uzak bir ihtimal, fakat ciddi bir şekilde konuşulması dahi ABD’deki mevcut gerilimi arttıracak düzeyde bir gelişme.

Demokratlar Yüksek Mahkeme’ye müdahale edebilir mi?

Teknik olarak, bu sorunun cevabı olumlu. Yüksek Mahkeme’nin üye yapısının değişimi için anayasal bir değişikliğe gerek yok. ABD anayasasında Yüksek Mahkeme ile ilgili hükümler yargıçların görev süresiyle sınırlı. Anayasaya göre yargıçlar ölene veya kendi istekleriyle emekli olana dek görevde kalabiliyor. Bu hüküm dışında Yüksek Mahkeme’nin detaylarıyla ilgili anayasal bir hüküm yok.

ABD Yüksek Mahkemesi’nde toplamda kaç yargıç olduğuyla ilgili düzenleme ise basit bir kanunda yer alıyor. Bu kanunun adı “1869 tarihli Judiciary Act”. Kanuna göre Yüksek Mahkeme’nin Baş Yargıç ile birlikte toplam 9 yargıcı bulunmakta. Yargıç sayısını değiştirmek ve siyasi iradenin düşünce yapısına uygun yeni yargıçlar atamak amacıyla “courtpacking” (yani mahkeme yapısını belirli bir ideoloji doğrultusunda değiştirmek için üye sayısını arttırmak, değiştirmek) yapmak için bu kanunu değiştirmek yeterli.

İşte Demokrat Parti’nin sol kanadı da bu kanununda basit değişikliğe giderek 9 olan yargıç sayısını 13’e çıkarıp, 4 tane liberal yargıç atayıp muhafazakarların elindeki 6-3 çoğunluğu değiştirmek, Yüksek Mahkeme’yi liberal bir mahkemeye dönüştürmek istiyor.

Fakat sol Demokratların önünde iki engel var. İlki Senato’daki Filibuster kuralı, ikincisi ise Demokrat Parti içindeki görüş ayrılıkları.

Filibuster Engeli

Filibuster, ABD Senatosu’nda uygulanan bir oylama kuralı. Bu kurala göre herhangi bir yasa için oylama aşamasına geçilmesi için 100 senatörden 60 senatörün onayı lazım. Senato’da bulunan 100 senatörün 50’si Demokrat, 50’si Cumhuriyetçi. Filibuster kuralına göre herhangi bir yasa için oylama yapılması için en az 60 senatörün oylamaya geçilmesi yönünde oy kullanması gerektiği için Cumhuriyetçiler birlik olduğu zaman istemedikleri herhangi bir yasayı oylamaya geçilmesini engelleyerek bloke edebiliyor. Filibuster kuralı yazılı bir kanun veya anayasada düzenlenen bir mekanizma değil. Bu kuralı tamamen geçersiz kılmak, kaldırmak için bu nedenle basit Senato çoğunluğu lazım. Demokratlar, 50 Demokrat senatör ve eşitlik durumunda oy hakkına sahip olan Senato başkanı Demokrat başkan yardımcısı Kamala Harris ile birlikte bu kuralı tamamen kaldırabilir. Fakat Demokratlar içindeki merkez kanat senatörler bu teamülü kaldırmak istemiyor, ilerleyen zamanlarda Cumhuriyetçilerin çoğunluk olması durumunda Demokratların bu teamülden faydalanacağını düşünüyor, bu hamleyi antidemokratik buluyor. Solcular ise Cumhuriyetçilerin Senato’da çoğunluğu ele geçirdiği anda bu kuralı kaldıracağını, bu nedenle hazır Demokratlar çoğunluktayken bu durumdan faydalanılması gerektiğini savunuyor.

Bu kural nedeniyle, solcuların Yüksek Mahkeme yapısını değiştirmek için sunduğu yasa önerisinin kabul edilmesi Cumhuriyetçilerin desteği olmadıkça imkansız.

Biden Engeli

Bir diğer engel ise Biden’in önderliğindeki merkez Demokratların Yüksek Mahkeme’ye yargıç ekleyerek müdahale edilmesi önerisini desteklememesi. Biden ve merkez Demokratlar aynı filibuster kuralının kaldırılmasında yaşadıkları endişeyi bu konuda da hissediyor ve ilerleyen dönemlerde Cumhuriyetçilerin de Yüksek Mahkeme’ye kendi ideolojilerine uygun yargıçlar atamak amacıyla üye sayısını arttırabilecek müdahalelerde bulunabileceğinden endişe ediyor. Merkez Demokratlar 1937’de Roosevelt tarafından sosyal devlet politikalarına engel olan Yüksek Mahkeme’nin yapısına müdahale etme ve mahkemeyi sola yakın hakimlerle genişletme planının ters tepmesini örnek gösteriyor, bu tür tartışmaların demokratik kurumlara zarar vereceği endişesini taşıyor.

Bu nedenle solcuların önerileri partinin tamamında itibar görmüyor.

ABD’de Yüksek Mahkeme’nin kazanılmış haklar ve demokratik uzlaşı kültürü üzerindeki gölgesi artıyor ve daha da artacak gibi duruyor. Demokratların bu konuda yapacağı hamleler kısıtlı, çeşitli senaryolar tartışılıyor, özel sektörün devreye girerek yasakların uygulanmasını hafifletmesi dahil tartışılıyor. Fakat şimdilik solcuların Yüksek Mahkeme yapısına siyasi bir müdahale gerçekleştirme hamlesi itibar görmüyor, itibar görse dahi uygulanma ihtimali oldukça zor olarak değerlendiriliyor.

Etiketler
24 Haziran