Baydar: AKP'li ve MHP'li meclis üyeleri suç işliyor

"Cumhuriyet Savcılığı’na "kamu yararı" gerekçesi ile hepimizin şikayet hakkı vardır."

Baydar: AKP'li ve MHP'li meclis üyeleri suç işliyor

Ankara’nın ve çevre illerin temiz suya kavuşması ile asbestli borulardan kurtulmasını önceleyen, toplum sağlığı açısından kritik olan yatırımların acil yapılması için istenen kredi talebi 2019 yılında AKP’li ve MHP’li üyelerin çoğunlukta olduğu Plan ve Bütçe Komisyonu’nda uygun görülmüştü.

Buna rağmen, kredi talebi Meclis’te AKP ve MHP’li üyelerin oylarıyla reddedilmiş, en son yapılan toplantıda ise yine aynı Meclis üyelerinin oylarıyla ertelenmişti.

AKP ve MHP'li Belediye Meclis üyelerinin halkın sağlığını yok sayan bu kararına tepki gösteren eski CHP Gençlik Kolları Başkanı Erhan Baydar, belediye Meclis üyelerinin suç işlediğini söyledi.

Baydar'ın konuyla ilgili olarak yaptığı yazılı basın açıklaması şöyle:

Ankara’nın 11’i AKP’de, 1’i MHP’de, 1’ide CHP’de olan toplam 13 ilçesinde su borularının içeriğindeki "asbest" nedeniyle acilen değişmesi gerekiyor. Gölbaşı ilçesinde de su boruları heran arıza yaratabilir ve ilçede susuzluk başlayabilir. Bunun yanında arıtma tesisinin kapasitesi yetersiz olup, Sakarya Nehri’ne tam arıtılmayan su verilmektedir.

Bu konuların önemli ve boruların değiştirilmesinin acil olmasının nedeni: asbestin kanserojen bir mineral olarak sınıflandırılmasından kaynaklanmaktadır. Ülkemizde bu gerekçe ile asbestin su borusu üretiminde kullanılması yasaklanmıştır.

Asbest; halk arasında "höllük" veya "ak toprak" olarakta bilinen ısıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere oldukça dayanıklı, yapısal olarak esnek, lifli bir maddedir. Geçmişte su borusu üretiminde, asbest lifleri boru çimentosunda bağlayıcı madde olarak kullanılmıştır. Su borusunda bulunan asbest liflerinin kolaylıkla suya geçtiği tespit edilmiştir. İçme suyuna karışan asbest nedeniyle pankreas, akciğer, karaciğer, mide, böbrek, sindirim sistemi, gırtlak, yumurtalık… kanserleri ortaya çıkabilir ve varolan kanser hastalığı sürecini hızlandığı bilinmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün kanserojen maddeler listesinde asbest ilk sıralarda yer alıyor ve insan vücudundaki etkisini 10-50 yıl arasında gösteriyor. Yani bugün Ankara’nın adı geçen ilçelerindeki kanser hastalıklarının bir kısmını asbeste bağlamak yanlış olmaz.

Su boruları 25 yıl ve öncesinde asbestli malzeme ile yapılmış olan Ankara’nın 13 ilçesinin mevcut durumuna Mansur Yavaş son vermek istiyor. Belediye bütçesi, daha önce (AKP döneminde) Kızılırmak Suyu, AOÇ Oyun Alanı, Uçak Filosu, Dinazorlar vb. gibi harcamalarla yağmalandığı için ASKİ projeleri için yetersiz kalmaktadır. Çare ise borçlanmadır. Yavaş, borçlanma yetkisi istemektedir fakat AKP ve MHP’li temsilcilerinin çoğunlukta olduğu belediye meclisi 750 milyon TL borçlanma talebine karşılık 100 milyon TL borçlanma yetkisi vermektedir. Bu durumda Mansur Yavaş’ın eli kolu bağlı kalmaktadır. Belediye meclisindeki AKP ve MHP üyelerinin bir yerlerin güdümünde olduğu mağlumunuzdur!

AKP TİPİ SORUMSUZLUK

AKP önce CHP’li belediyelerin salgın hastalıkla mücadele için yardım toplamasını engelledi. Devletin bir organı olan belediyeleri, devlette "teklik" olur gerekçesi ile devlet organları dışında saydı.

Yetmedi CHP’li belediyelerin halka hizmet için "borçlanmasını" engelledi.

Borçlanma kötü ise kralını AKP yapmaktadır!

Ülkemizin ihtiyaçları dururken birçok ülkeye tıbbi yardım malzemesi gönderen AKP hükümetinin Ankara Belediye Meclisindeki temsilcilerinin aynı anlayışta olmadığı ortadadır. Buda yetmedi İller Bankası’ndan belediyelere gönderilen ödeneği %50 azalttı. Eğer para yoksa New York, Londra, Madrid, Roma… gibi şehirlerde yaşayan insanların sağlığı için milli imkanlar neden seferber edildi? Eğer para varsa neden CHP’li belediyelere verilmiyor. AKP’nin CHP’li belediyeleri başta Ankara ve İstanbul olmak üzere hazmetmesi gerektiği ortadadır.

AKP’liler peşlerine MHP’li üyeleride takıp kendi yaşadıkları ilçelerde kanser hastalığı ile iç içe yaşamakta ve hemşehrilerini de kansere mahkum etmekten rahatsızlık duymamaktadırlar. Buna AKP tipi sorumsuzluk adını veriyoruz!

Bu neyin kafası! Bu AKP kafası, çünkü yarın hepsi "kandırıldık" diyecekler. Onları kandıran kim; Mamak dışındaki ilçelerde de dezenfekte çalışması yapan, AKP kafasına göre devlette ikilik(!) yaratıp gıda dağıtımı yapan Mamak Belediye Reis’i Murat Köse’dir. Köse, Mansur Yavaş’ın borçlanma talebine "yetenek, beceri ve birikimi ile seçimden önceki vaadlerini yapmalıdır" gerekçesi ile karşı çıkmaktadır. Gariptir ki kendisi halka hizmet için belediye meclisinden üst limit olan (%10) 38.6 milyon TL borçlanma yetkisi almış ve önceki yağmalama döneminin meclis üyesidir. Hem borçlanmaya hayır diyip hem de AKP ve MHP’lilere hayır dedirtmektedir.
Sürecin mimarı ise kendi kökenini, Kayseri’de henüz bulunamayan(!) Haseki Mahallesi ve Dağına bağlayan AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Mansur Yavaş’ın seçimdeki rakibi Mehmet Özhaseki’dir. AKP’li meclis üyeleride durumu böyle ifade etmektedirler. Haseki Kayseri’de Fetöcü eğitim kurumlarına arsa tahsisi ile de bilinmektedir. Kayseri’de Fetö sanığı Boydak’ların ifadesine göre kendilerini Fetö’ye Özhaseki götürmüştür. AKP’li meclis üyelerini kandıran, Ankara’ya belediye başkanı olamadığı için Ankara seçmenini cezalandırmak istediği ortadadır.

Asıl önemli konu ise MHP’lilerin manevi lideri Sayın Alpaslan Türkeş’in adının verildiği parkın adını görev döneminde "Başbuğ Parkı’na" çeviren Özhaseki’nin talimatına MHP’li meclis üyerlerininde uygun davranmış olmasıdır. Ancak arşivler kendisiyle çelişen Bahçeli haberleri ile dolu iken Alpaslan Türkeş’e saygısızlığı ve hazımsızlığı MHP’lilerin görmezden gelmeside MHP’ninde bulunduğu durumun göstergesidir.

Ankara’nın asbest sorunu İstanbul’u da ilgilendirmektedir. Arıtılmadan Sakarya Nehri’ne verilen su ihtiyaç halinde İstanbul içinde kullandığından asbest İstanbul’unda sorunudur.

AKP ve MHP’nin vekilleri ile genel merkez il ve ilçe yöneticileri bu işe neden susuyorlar. Yarın Polatlı-MHP (26 km), Şereflikoçhisar-AKP (5 km), Evren-AKP (35 km), Beypazarı-AKP (50 km), Haymana-AKP (5 km), Akyurt-AKP (10 km), Kızılcahamam-AKP (2.5 km), Kazan-AKP (5 km), Ayaş-AKP (9.3 km), Elmadağ-CHP (11.2 km), Çubuk-AKP (22 km), Nallıhan-AKP (15 km), Keçiören-AKP(24 km) ve Gölbaşı-MHP ‘na gittiklerinde seçmenlerine ne diyecekler? Bu işin garip yanı ise ilgili belediyelerin 11 tanesi AKP’li, 2 tanesi MHP’li ve sadece 1 tanesi CHP’lidir. AKP’li ve MHP’li meclis üyeleri kendi seçmenlerine, yaşadıkları ilçelerin halkına hizmeti engelliyorlar ve hemşehrilerini asbestli suya mahkum ediyorlar.
Borçlanma yetkisine itiraz eden meclis üyelerinin bu tutumlarının hiçbir siyasi görüşte ve dinde yeri yoktur. Mübarek Ramazan ayında bunun adı "münafıklık"tır.

AKP’Lİ VE MHP’Lİ MECLİS ÜYELERİ SUÇ İŞLİYOR

Bu sürecin birde yasal boyutu var. Herşeyden önce Cumhuriyet Savcılığı’na "kamu yararı" gerekçesi ile hepimizin şikayet hakkı vardır.

AKP ve MHP’li meclis üyeleri anayasaya göre suç işlemektedirler. Anayasamızın 56. Maddesi, devlete, herkese sağlıklı çevrede yaşam hakkını sağlama görevi verir. Anayasamızın 127. Maddesi, mahalli idareleri kamu tüzel kişisi yani devletin bir parçası sayar. Yani belediyeler devletin bir organıdır. Belediye meclis üyeleri ise devletin bir parçası olarak görev yapmaktadırlar. Yargılanmaları memurlarla aynı yasada düzenlenmektedir. Her ne kadar memur olmasalarda devletin bir görevlisi olarak devletin görevini yerine getirmekle mükellef bireylerdir.

1593 Sayılı Umumi Hıfzısıha Kanunu; 1. Maddesi ile ülkenin sağlık şartlarından "devleti" sorumlu tutar ve görevide 2. Madde ile "belediyelere" verir. İlgili kanunun 20. Maddesi sağlıklı içme suyu sağlama görevinden belediyeleri sorumlu tutar.
5393 Sayılı Belediyeler Kanunu; 14-a maddesi su gibi kentsel altyapı hizmetlerini belediyelerin görevi olarak belirtmektedir.

Ankara’da AKP ve MHP’li meclis üyeleri devletin bir organı olan belediyenin yasalarla belirlenmiş görevini yapmasına engel olmakta ve yasaların kendilerine verdiği görevide yapmamaktadırlar. Ankara’da Cumhuriyet savcılarının gözü önünde yasalar çiğnenmektedir. Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nde hukuka aykırı kararlar ile suç işlenmektedir.

Ahlaka ve siyasetçinin görevine uymayan işler yapılmaktadır.

Önümüzdeki yıllarda ilgili şahıslar "bilmiyorduk", "baskı gördük" diyecekledir. Bugün bile kendi sağlıklarını, aile ve hemşehrilerinin sağlıklarını tehlikeye atan, çocuklarına, torunlarına açıklayamadıkları partizanlığa dayalı kararlarının yanlış olduğunu kendileride bilmektedirler. Ankara’da hastanede yatan ya da yatacak olan kanser hastalarının vebali kimin boynuna olacaktır?

AKP ve MHP’li Meclis Üyeleri’nin bunun hesabını sandıkta vereceği ortadadır, peki Ankara’lı seçmen bunu affeder mi?

Allah affeder mi?

Etiketler
Savcı